در همش آرد چو سایه در ایاب ** طول سایه چیست پیش آفتاب
Dilerse Allah, güneş doğunca gölgenin dürülüp kaybolduğu gibi onun da tesirini dürer kaybeder... Güneşe karşı gölgenin ne değeri olabilir?
وز نفوس پاک اختروش مدد ** سوی اخترهای گردون میرسد
Yıldız gibi tertemiz ruhlar, gökyüzündeki yıldızlara feyiz verir, yardım eder!
ظاهر آن اختران قوام ما ** باطن ما گشته قوام سما520
Görünüşte o yıldızlar, bizim varlığımıza, sağlığımıza sebeptir ama hakikatte bizim batınımız, bizim içyüzümüz, gökyüzünün durmasına, varlığına sebeptir!
در بیان آنک حکما گویند آدمی عالم صغریست و حکمای اللهی گویند آدمی عالم کبریست زیرا آن علم حکما بر صورت آدمی مقصور بود و علم این حکما در حقیقت حقیقت آدمی موصول بود
Hûkemâ, insan küçük âlemdir derler, fakat Allah hakîmleri insan büyük âlemdir demişlerdir. Çünkü hûkemânın bilgisi, insanın suretine aittir, bu hakîmlerin bilgisiyse hakikatte insanın hakikatine ulaşmıştır.
پس به صورت عالم اصغر توی ** پس به معنی عالم اکبر توی
Surette sen küçük bir âlemsin ama hakikatte en büyük âlem sensin.
ظاهر آن شاخ اصل میوه است ** باطنا بهر ثمر شد شاخ هست
Görünüşte dal, meyvenin aslıdır; fakat hakikatte dal meyve için var olmuştur.
گر نبودی میل و اومید ثمر ** کی نشاندی باغبان بیخ شجر
Meyve elde etmeğe bir meyli, meyve vermeğe bir ümidi olmasaydı hiç bahçıvan, ağaç diker miydi?
پس به معنی آن شجر از میوه زاد ** گر به صورت از شجر بودش ولاد
Şu halde meyve, görünüşte ağaçtan doğmuştur ama hakikatte ağaç, meyveden vücut bulmuştur.
مصطفی زین گفت که آدم و انبیا ** خلف من باشند در زیر لوا525
Mustafa, onun için ”Âdem’le bütün peygamberler, benim ardımda ve sancağımın altındadır” dedi.
بهر این فرموده است آن ذو فنون ** رمز نحن اخرون السابقون
O hünerler sahibi, onun için “Biz, sonda gelen, fakat en ileri giden ve öndölü alanlarız” buyurdu.
گر بصورت من ز آدم زادهام ** من به معنی جد جد افتادهام
Suret bakımından ben Âdem’den doğmuşum ama hakikatte onun atasının atasıyım ben!