-
باقی اخترها و گوهرهای جان ** هم برین مقیاس ای طالب بدان
- Artık sen öbür can yıldızlarıyla can incilerini de var, buna kıyas et!
-
دیدهی حسی زبون آفتاب ** دیدهی ربانیی جو و بیاب 595
- Duygu gözü, güneşe zebundur; ilahi bir göz ara, ilahi bir göz bul da,
-
تا زبون گردد به پیش آن نظر ** شعشعات آفتاب با شرر
- Onun bakışına karşı şimşekler saçan güneşin nurları zebun olsun!
-
که آن نظر نوری و این ناری بود ** نار پیش نور بس تاری بود
- O bakış nura mensuptur, bu bakış, nâra... Ateş, nura karşı adamakıllı kara görünür!
-
کرامات و نور شیخ عبدالله مغربی قدس الله سره
- Allah sırrını kutlasın, Şeyh Abdullah-ı Mağribi’nin kerametleri
-
گفت عبدالله شیخ مغربی ** شصت سال از شب ندیدم من شبی
- Şeyh Abdullah-ı Mağribi dedi ki: “Altmış yıldır ben gece nedir, görmedim.
-
من ندیدم ظلمتی در شصت سال ** نه به روز و نه به شب نه ز اعتلال
- Bu altmış yıl içinde ne gündüz, ne de gece... Hiçbir sebeple bir karanlığa düşmedim.”
-
صوفیان گفتند صدق قال او ** شب همیرفتیم در دنبال او 600
- Sofiler de şeyhin sözünün doğruluğunu söylemişler, demişlerdi ki: “Geceleri ardında giderdik.”
-
در بیابانهای پر از خار و گو ** او چو ماه بدر ما را پیشرو
- Dikenlerle, çukurlarla dolu olan çöllerde yürürdük... O, dolunay gibi önümüzde giderdi.
-
روی پس ناکرده میگفتی به شب ** هین گو آمد میل کن در سوی چپ
- Yüzünü geriye çevirmeden gece vakti, “Dikkat edin, önünüzde çukur var, sola doğru yürüyün” derdi.
-
باز گفتی بعد یک دم سوی راست ** میل کن زیرا که خاری پیش پاست
- Bir an sonra da “Sağa gidin, ayağımızın altında diken var” diye seslenirdi.