-
لیک در شیخ آن گله ز آمر خداست ** نه پی خشم و ممارات و هواست 775
- Fakat şeyh, birisinin kötülüğünü söylerse bu, Allah emriyledir, kızgınlığa, heva ve hevese uymadan değil!
-
آن شکایت نیست هست اصلاح جان ** چون شکایت کردن پیغامبران
- Onun şikâyeti, şikâyet değildir, onu ıslahtır... O şikâyet, peygamberlerin şikâyetine benzer.
-
ناحمولی انبیا از امر دان ** ورنه حمالست بد را حلمشان
- Peygamberlerin sabırsızlığı, bil ki Allah emriyledir... Yoksa onların hilmi, kötü şeylere tahammül eder.
-
طبع را کشتند در حمل بدی ** ناحمولی گر بود هست ایزدی
- Onlar kötülüğe tahammül ede ede tabiatlarını öldürdüler... Artık onlardan bir tahammülsüzlük zuhur ederse kendilerinden değildir, Allah’tandır.
-
ای سلیمان در میان زاغ و باز ** حلم حق شو با همه مرغان بساز
- Ey Süleyman, kuzgunla doğan arasında Allah hilmine bürün de bütün kuşlarla uzlaş!
-
ای دو صد بلقیس حلمت را زبون ** که اهد قومی انهم لا یعلمون 780
- Ey hilmi, yüzlerce Belkıs’ı zebun eden, ey “Rabbim, kavmine sen doğru yolu göster, onlar bilmiyorlar” diyen!
-
تهدید فرستادن سلیمان علیهالسلام پیش بلقیس کی اصرار میندیش بر شرک و تاخیر مکن
- Süleyman aleyhisselam’ın, Belkis’e şirkte ısrar etme, imana gelmeyi geciktirme diye tehdit ederek haber göndermesi
-
هین بیا بلقیس ورنه بد شود ** لشکرت خصمت شود مرتد شود
- Belkıs, kendine gel, aklını başına topla... Yoksa fena olur. Askerin, sana düşman kesilir, senden döner!
-
پردهدار تو درت را بر کند ** جان تو با تو به جان خصمی کند
- Perdecin, perdeni yırtar... Canın, canına düşmanlık eder!
-
جمله ذرات زمین و آسمان ** لشکر حقاند گاه امتحان
- Yerdeki, gökteki zerrelerin hepsi, sınama çağında Allah askeridir.
-
باد را دیدی که با عادان چه کرد ** آب را دیدی که در طوفان چه کرد
- Yerli gördün ya, Âd kavmine ne yaptı! Suyu gördün ya, tufanda neler etti!