-
چون در آن حالت بدید او پیر را ** زان عجب گم کرد زن تدبیر را
- Halime ihtiyarın bu halini görünce büsbütün şaşırdı, ne yapacağını unuttu.
-
گفت پیر اگر چه من در محنتم ** حیرت اندر حیرت اندر حیرتم
- Dedi ki: “A ihtiyar, ben de mihnetteyim ama şimdi temelli şaşırdım kaldım!
-
ساعتی بادم خطیبی میکند ** ساعتی سنگم ادیبی میکند
- An olur rüzgâr bana hatiplik eder, zaman gelir taşlar edep öğretir!
-
باد با حرفم سخنها میدهد ** سنگ و کوهم فهم اشیا میدهد 970
- Rüzgâr, bana söz söyler... Taş ve dağ, eşyanın hakikatini anlatır!
-
گاه طفلم را ربوده غیبیان ** غیبیان سبز پر آسمان
- Gâh olur gayb erleri, gökyüzünün yeşil kanatlı melekleri çocuğumu kaparlar!
-
از کی نالم با کی گویم این گله ** من شدم سودایی اکنون صد دله
- Kime ağlayıp sızlanayım... Kime şikâyet edeyim? Yüzlerce gönülle sevdalara kapılanlara döndüm şimdi.
-
غیرتش از شرح غیبم لب ببست ** این قدر گویم که طفلم گم شدست
- O çocuğun gayreti, gayb sırlarını söyletmiyor, ağzımı yumuyor benim... Şu kadar söyleyeyim: Çocuğum kayboldu!
-
گر بگویم چیز دیگر من کنون ** خلق بندندم به زنجیر جنون
- Fakat şimdi başka bir şey söylesem halk, beni delirdi sanır, zincirlere vurur!”
-
گفت پیرش کای حلیمه شاد باش ** سجدهی شکر آر و رو را کم خراش 975
- İhtiyar dedi ki: “Halime, şad ol... Şükür secdesine kapan, yüzünü pek yırtma.
-
غم مخور یاوه نگردد او ز تو ** بلک عالم یاوه گردد اندرو
- Gam yeme... O kaybolmaz, belki bütün âlem onda kaybolur!