-
لیک حکمت بود و امر آسمان ** تا ببیند خویشتن را او چنان 105
- Allah hikmeti ve gökten inen emir, onun kendisini o halde görmesini istemekteydi.
-
بس عداوتها که آن یاری بود ** بس خرابیها که معماری بود
- Nice düşmanlıklar vardır ki dostluğa çıkar. Nice yıkılmalar vardır ki yapılmaya döner.
-
جامه خواب پر حدث را یک فضول ** قاصدا آورد در پیش رسول
- Bir herzevekil, o pis yatağı, inadına Peygamberin yanına getirdi.
-
که چنین کردست مهمانت ببین ** خندهای زد رحمةللعالمین
- Ve gör hele, konuğun bu işi işlemiş dedi. Alemlere rahmet olan Mustafa, bir güldü.
-
که بیار آن مطهره اینجا به پیش ** تا بشویم جمله را با دست خویش
- Getir o ibriği dedi, hepsini kendi elimle yıkayayım dedi.
-
هر کسی میجست کز بهر خدا ** جان ما و جسم ما قربان ترا 110
- Herkes “Allah hakki için yapma, canımız da sana kurban olsun, tenimiz de.
-
ما بشوییم این حدث را تو بهل ** کار دستست این نمط نه کار دل
- Sen bırak bu pisliği biz yıkayalım. Bu iş, el işidir, gönül işi değil.
-
ای لعمرک مر ترا حق عمر خواند ** پس خلیفه کرد و بر کرسی نشاند
- Ey hakkında “Le amruka-ömrün için” diye Allah’nın and içtiği zat, Allah sana ömür dedi. Seni halife yaptı, kürsüye oturttu.
-
ما برای خدمت تو میزییم ** چون تو خدمت میکنی پس ما چهایم
- Biz sana hizmet için yaşıyoruz, sen hizmet etmeye kalkışırsan biz ne oluruz? “ dedi.
-
گفت آن دانم و لیک این ساعتیست ** که درین شستن بخویشم حکمتیست
- Peygamber dedi ki: “Ben de biliyorum, fakat şimdi bunu ben yıkayacağım. Bunu bizzat yıkamamda bir hikmet var.”