-
باز شد قفل و در و شد ره پدید ** چون توکل کرد یوسف برجهید
- Kilit ve kapı tekrar açıldı, yol göründü. Çünkü Yusuf, Tanrısına dayanmıştı, her yana dönüp dolaşmaktaydı.
-
گر چه رخنه نیست عالم را پدید ** خیره یوسفوار میباید دوید
- Alemde bir yarık görünmemede ama Yusuf gibi hayran bir halde her yana koşup gelmek gerek.
-
تا گشاید قفل و در پیدا شود ** سوی بیجایی شما را جا شود
- Ki kilit açılsın, kapı görünsün, mekansızlık size yer olsun.
-
آمدی اندر جهان ای ممتحن ** هیچ میبینی طریق آمدن
- Ey sınanan kişi, aleme geldin ama geldiğin yolu hiç görmüyor musun?
-
تو ز جایی آمدی وز موطنی ** آمدن را راه دانی هیچ نی 1110
- Sen bir yerden, bir yurttan geldin. Geldiğin yolu bilmiyor musun, hayır, değil mi?
-
گر ندانی تا نگویی راه نیست ** زین ره بیراهه ما را رفتنیست
- Mademki bilmiyorsun, yol yok deme. Bu yolsuz yoldan bize gitmek görünür.
-
میروی در خواب شادان چپ و راست ** هیچ دانی راه آن میدان کجاست
- Rüyada neşeli bir halde sağa, sola gitmektesin. O meydanın yolu nerede biliyor musun?
-
تو ببند آن چشم و خود تسلیم کن ** خویش را بینی در آن شهر کهن
- Sen gözünü kapa, kendini teslim et de kendini o eski şehirde göresin.
-
چشم چون بندی که صد چشم خمار ** بند چشم تست این سو از غرار
- Fakat gözünü nasıl kapatabilirsin ki yüzlerce mahmur göz, senin gözünü kapatmadan seni senden almada.
-
چارچشمی تو ز عشق مشتری ** بر امید مهتری و سروری 1115
- Sen bir müşterinin aşkı ile gözünü dört açmışsın, ulu olma, baş olma ümidine kapılmışsın.