او به جد میشست آن احداث را ** خاص ز امر حق نه تقلید و ریا
Peygamber o pisliği, bilhassa Allah buyruğu ile adamakıllı yıkamakta idi, riya ile değil.
که دلش میگفت کین را تو بشو ** که درین جا هست حکمت تو بتو
Çünkü, gönlü bunu sen yıka bunda kat kat hikmetler var diyordu.
سبب رجوع کردن آن مهمان به خانهی مصطفی علیهالسلام در آن ساعت که مصطفی نهالین ملوث او را به دست خود میشست و خجل شدن او و جامه چاک کردن و نوحهی او بر خود و بر سعادت خود
Mustafa, onun pis yatağını eliyle yıkarken o konuğun geri dönmesi, utanıp elbisesini yırtarak kendisine ve haline ağlamaya başlaması ve bunun sebebi
کافرک را هیکلی بد یادگار ** یاوه دید آن را و گشت او بیقرار
O kafirciğin bir armağan heykeli vardı. Onu kaybolmuş görünce kararı kalmadı.
گفت آن حجره که شب جا داشتم ** هیکل آنجا بیخبر بگذاشتم
Dedi ki gece kaldığım odadadır haberim olmadan orada bıraktım.
گر چه شرمین بود شرمش حرص برد ** حرص اژدرهاست نه چیزیست خرد 120
Utanıyordu ama hırsı da onu, o yana çekiyordu. Hırs ejderhadır küçücük bir şey değil.
از پی هیکل شتاب اندر دوید ** در وثاق مصطفی و آن را بدید
Heykelin ardına düşüp koşa koşa geldi, onu Mustafa’nın odasında gördü.
کان یدالله آن حدث را هم به خود ** خوش همیشوید که دورش چشم بد
Gördü ama Allah eli bizzat o pisliği yıkamaktaydı, kötü gözler ondan ırak olsun; kafir bunu da gördü.
هیکلش از یاد رفت و شد پدید ** اندرو شوری گریبان را درید
Gördü de heykeli hatırından çıktı. Onda bir coşkunluktur baş gösterdi, yakasını yırttı.
میزد او دو دست را بر رو و سر ** کله را میکوفت بر دیوار و در
İki elini yüzüne, başına vuruyor, kafasını duvara kapıya çarpıyordu.
آنچنان که خون ز بینی و سرش ** شد روان و رحم کرد آن مهترش 125
Bir halde ki burnundan, başından kanlar revan olmaya başladı. O ulu Peygamber, ona acıdı.