English    Türkçe    فارسی   

5
1173-1182

  • گر نخواهی رشک ابلیسی بیا  ** از در دعوی به درگاه وفا 
  • Şeytan gibi hasetçi değilsen dava kapısını bırak da vefa tapısına gel.
  • چون وفاات نیست باری دم مزن  ** که سخن دعویست اغلب ما و من 
  • Madem ki vefan yok, bari söylenme. Çünkü sözün çoğu, bizlik benlik davasıdır.
  • این سخن در سینه دخل مغزهاست  ** در خموشی مغز جان را صد نماست  1175
  • Bu söz, gönlü geliştiren bir sözdür. Susmakla insan yüzlerce gelişmeye nail olur.
  • چون بیامد در زبان شد خرج مغز  ** خرج کم کن تا بماند مغز نغز 
  • İçteki şey, dile geldi mi iç, harç olur gider. Çok harç etme de o güzelim iç kalsın.
  • مرد کم گوینده را فکرست زفت  ** قشر گفتن چون فزون شد مغز رفت 
  • Az söyleyen adam da derin bir düşünce vardır. Söyleme kabuğu arttı mı iç yok olur.
  • پوست افزون بود لاغر بود مغز  ** پوست لاغر شد چو کامل گشت و نغز 
  • Kabuk kalın olursa iç küçülür, zayıflar. İç kemale geldi, güzelleşti, büyüyüp oldu mu kabuk incelir.
  • بنگر این هر سه ز خامی رسته را  ** جوز را و لوز را و پسته را 
  • Hamlıktan kurtulup yetişen olan cevize, bademe ve fıstığa, şu üç meyveye bir bak.
  • هر که او عصیان کند شیطان شود  ** که حسود دولت نیکان شود  1180
  • Kim isyan ederse Şeytan olur, iyilerin devletine haset eder.
  • چونک در عهد خدا کردی وفا  ** از کرم عهدت نگه دارد خدا 
  • Tanrı ahdine vefa edersen Tanrı da kereminden senin ahdini korur.
  • از وفای حق تو بسته دیده‌ای  ** اذکروا اذکرکم نشنیده‌ای 
  • Sense Tanrı’ya vefa etmekten gözünü yummuşsun. “Beni anın da sizi anayım” ayetini duymadın mı ki?