-
یک مریدی اندر آمد پیش پیر ** پیر اندر گریه بود و در نفیر
- Bir mürit pirinin huzuruna vardı. Pir, hay hayla ağlıyordu.
-
شیخ را چون دید گریان آن مرید ** گشت گریان آب از چشمش دوید
- Mürit şeyhi ağlıyor görünce o da ağlamaya koyuldu, gözünden yaşlar akmaya başladı.
-
گوشور یکبار خندد کر دو بار ** چونک لاغ املی کند یاری بیار
- Kulağı duyan bir dost bir dosta latife etti mi bir kere güler, sağır iki kere.
-
بار اول از ره تقلید و سوم ** که همیبیند که میخندند قوم
- Birinci gülüşü halkı güler görerek taklitle gülmektir.
-
کر بخندد همچو ایشان آن زمان ** بیخبر از حالت خندندگان 1275
- Onlar gibi o da güler, güler ama öbür gülenlerin halinden haberi yoktur.
-
باز وا پرسد که خنده بر چه بود ** پس دوم کرت بخندد چون شنود
- Neden güldünüz diye sorar, anlayınca ikinci defa gülmeye başlar.
-
پس مقلد نیز مانند کرست ** اندر آن شادی که او را در سرست
- Mukallit de kendisindeki neşeyle aynen sağıra benzer.
-
پرتو شیخ آمد و منهل ز شیخ ** فیض شادی نه از مریدان بل ز شیخ
- Şeyhin ışığı vurur, meşrebi akseder, müritlere bir neşe feyzidir gelir. Fakat bu feyiz müritlerden değildir, şeyhtendir.
-
چون سبد در آب و نوری بر زجاج ** گر ز خود دانند آن باشد خداج
- Bu hal, suda duran sepete, cama vuran ışığa benzer. Bu hali, kendilerinden bilirlerse noksanlıktır.
-
چون جدا گردد ز جو داند عنود ** که اندرو آن آب خوش از جوی بود 1280
- Irmaktan çıkarıldı mı o inatçı, ondaki suyun, dereden olduğunu anlar bilir.