یک کنیزک یک خری بر خود فکند ** از وفور شهوت و فرط گزند
Bir halayık şehvetin çokluğundan, hırsının fazlalığından bir eşeği kendisine alıştırmıştı.
آن خر نر را بگان خو کرده بود ** خر جماع آدمی پی برده بود
O eşek, kendisine yakınlaşmayı adet edinmiş, insana yakın olmayı öğrenmişti.
یک کدویی بود حیلتسازه را ** در نرش کردی پی اندازه را 1335
O hilebaz halayığın bir kabağı vardı. Eşek kendisine ölçülü yaklaşsın diye kabağı, eşeğin aletine takardı.
در ذکر کردی کدو را آن عجوز ** تا رود نیم ذکر وقت سپوز
Yakınlaşma zamanında aletin yarısı girsin diye bu işi yapmaktaydı.
گر همه کیر خر اندر وی رود ** آن رحم و آن رودهها ویران شود
Çünkü, eşeğin aleti tamamı ile girse rahmi de parçalanırdı, damarları da.
خر همی شد لاغر و خاتون او ** مانده عاجز کز چه شد این خر چو مو
Eşek boyuna zayıflayıp durmaktaydı. Eşeğin sahibi olan kadın da neden bu eşek böyle zayıflıyor, neden böyle kıl gibi inceliyor deyip dururdu. Fakat işin ne olduğunu anlamakta acizdi.
نعلبندان را نمود آن خر که چیست ** علت او که نتیجهش لاغریست
Nalbantlara illeti nedir, neden zayıflamakta diye gösterdiyse de,
هیچ علت اندرو ظاهر نشد ** هیچ کس از سر او مخبر نشد 1340
Onda hiçbir illet görünmedi, kimse bunun iç yüzünü haber veremedi.
در تفحص اندر افتاد او به جد ** شد تفحص را دمادم مستعد
Kadın bu işin aslını adamakıllı araştırmaya başladı. Her an eşeğin haline dikkat etmekte, neden böyle zayıfladığını bulmaya çalışmaktaydı.
جد را باید که جان بنده بود ** زانک جد جوینده یابنده بود
İnsanın adamakıllı çalışmaya kul olması gerekir. Çünkü her şeyi iyice arayan nihayet bulur.