English    Türkçe    فارسی   

5
1390-1399

  • مرگ بد با صد فضیحت ای پدر  ** تو شهیدی دیده‌ای از کیر خر  1390
  • Kötü ölüm, yüzlerce rezillikle gelip çattı babacığım. Sen hiç eşeğin aletinden şehit olmuş insan gördün mü?
  • تو عذاب الخزی بشنو از نبی  ** در چنین ننگی مکن جان را فدی 
  • Kuran’dan rezillikle azap edilmeyi duy da böyle kepazelikle can verme.
  • دانک این نفس بهیمی نر خرست  ** زیر او بودن از آن ننگین‌ترست 
  • Bil ki bu hayvan nefis bir erkek eşektir. Onun altına düşmekse ondan daha kötü ve ayıp bir şeydir.
  • در ره نفس ار بمیری در منی  ** تو حقیقت دان که مثل آن زنی 
  • Nefis yolunda benlikle ölürsen bil ki hakikatte sen de o kadın gibisin.
  • نفس ما را صورت خر بدهد او  ** زانک صورتها کند بر وفق خو 
  • Tanrı, nefsimize eşek sureti vermiştir. Çünkü suretler, huylara uygundur.
  • این بود اظهار سر در رستخیز  ** الله الله از تن چون خر گریز  1395
  • Kıyamette sırların açığa çıkması budur. Tanrı hakkı için eşeğe benzeyen nefisten kaç.
  • کافران را بیم کرد ایزد ز نار  ** کافران گفتند نار اولی ز عار 
  • Tanrı, kafirleri ateşle korkutmuştur. Onlar da ateşe utançtan hayırlıdır demişlerdir.
  • گفت نی آن نار اصل عارهاست  ** هم‌چو این ناری که این زن را بکاست 
  • Tanrı hayır demiştir, o ateş, utançların aslıdır. Bu kadını öldüren şu ateş gibi.
  • لقمه اندازه نخورد از حرص خود  ** در گلو بگرفت لقمه مرگ بد 
  • Hırsından doyacak kadar yemek yemedi, daha fazla yemek istedi. Kötü ölüm lokması boğazına durdu.
  • لقمه اندازه خور ای مرد حریص  ** گرچه باشد لقمه حلوا و خبیص 
  • A haris adam doyacak kadar ye, hatta yemeğin helva ve palüze bile olsa.