-
دانک این نفس بهیمی نر خرست ** زیر او بودن از آن ننگینترست
- Bil ki bu hayvan nefis bir erkek eşektir. Onun altına düşmekse ondan daha kötü ve ayıp bir şeydir.
-
در ره نفس ار بمیری در منی ** تو حقیقت دان که مثل آن زنی
- Nefis yolunda benlikle ölürsen bil ki hakikatte sen de o kadın gibisin.
-
نفس ما را صورت خر بدهد او ** زانک صورتها کند بر وفق خو
- Tanrı, nefsimize eşek sureti vermiştir. Çünkü suretler, huylara uygundur.
-
این بود اظهار سر در رستخیز ** الله الله از تن چون خر گریز 1395
- Kıyamette sırların açığa çıkması budur. Tanrı hakkı için eşeğe benzeyen nefisten kaç.
-
کافران را بیم کرد ایزد ز نار ** کافران گفتند نار اولی ز عار
- Tanrı, kafirleri ateşle korkutmuştur. Onlar da ateşe utançtan hayırlıdır demişlerdir.
-
گفت نی آن نار اصل عارهاست ** همچو این ناری که این زن را بکاست
- Tanrı hayır demiştir, o ateş, utançların aslıdır. Bu kadını öldüren şu ateş gibi.
-
لقمه اندازه نخورد از حرص خود ** در گلو بگرفت لقمه مرگ بد
- Hırsından doyacak kadar yemek yemedi, daha fazla yemek istedi. Kötü ölüm lokması boğazına durdu.
-
لقمه اندازه خور ای مرد حریص ** گرچه باشد لقمه حلوا و خبیص
- A haris adam doyacak kadar ye, hatta yemeğin helva ve palüze bile olsa.
-
حق تعالی داد میزان را زبان ** هین ز قرآن سورهی رحمن بخوان 1400
- Tanrı, teraziye dil verdi. Aklını başına devşir de Kuran’dan Rahman suresini oku.
-
هین ز حرص خویش میزان را مهل ** آز و حرص آمد ترا خصم مضل
- Kendine gel de hırsından teraziyi bırakma. Hırs ve tamah seni azdıran bir düşmandır.