-
گفت نی آن نار اصل عارهاست ** همچو این ناری که این زن را بکاست
- Tanrı hayır demiştir, o ateş, utançların aslıdır. Bu kadını öldüren şu ateş gibi.
-
لقمه اندازه نخورد از حرص خود ** در گلو بگرفت لقمه مرگ بد
- Hırsından doyacak kadar yemek yemedi, daha fazla yemek istedi. Kötü ölüm lokması boğazına durdu.
-
لقمه اندازه خور ای مرد حریص ** گرچه باشد لقمه حلوا و خبیص
- A haris adam doyacak kadar ye, hatta yemeğin helva ve palüze bile olsa.
-
حق تعالی داد میزان را زبان ** هین ز قرآن سورهی رحمن بخوان 1400
- Tanrı, teraziye dil verdi. Aklını başına devşir de Kuran’dan Rahman suresini oku.
-
هین ز حرص خویش میزان را مهل ** آز و حرص آمد ترا خصم مضل
- Kendine gel de hırsından teraziyi bırakma. Hırs ve tamah seni azdıran bir düşmandır.
-
حرص جوید کل بر آید او ز کل ** حرص مپرست ای فجل ابن الفجل
- Hırs, hepsini ister fakat bütün lezzetlerden mahrum olur. A turp oğlu turp hırsa tapma.
-
آن کنیزک میشد و میگفت آه ** کردی ای خاتون تو استا را به راه
- O halayıkcağız hem gidiyor, hem de ah diyordu; a kadın sen ustayı yola saldın.
-
کار بیاستاد خواهی ساختن ** جاهلانه جان بخواهی باختن
- Ustasız is yapmak istedin. Bilgisizlikle canınla oynamaya kalkıştın.
-
ای ز من دزدیده علمی ناتمام ** ننگ آمد که بپرسی حال دام 1405
- Benden bir bilgidir çaldın, çaldın ama tuzağın ahvalini sormaya arlandın.
-
هم بچیدی دانه مرغ از خرمنش ** هم نیفتادی رسن در گردنش
- Kuş, hem harmanından tane toplamalıydı, hem de boynuna ip dolaşmamalıydı.