-
چشم گریان بایدت چون طفل خرد ** کم خور آن نان را که نان آب تو برد
- Küçük çocuk gibi sana da ağlayan bir göz gerek. O ekmeği az ye ekmek senin şerefini giderdi.
-
تن چو با برگست روز و شب از آن ** شاخ جان در برگریزست و خزان
- Ten, gece gündüz onunla gelişir, yapraklanırsa can dalı, yapraklarını döker, güz mevsimine düşer.
-
برگ تن بیبرگی جانست زود ** این بباید کاستن آن را فزود 145
- Beden azığı, derhal canın azıksız kalmasıyla neticelenir. Bunu azaltmak onu çoğaltmak gerek.
-
اقرضوا الله قرض ده زین برگ تن ** تا بروید در عوض در دل چمن
- “Allah’ya borç verin.” Sen de bu ten ağzından borç ver de karşılığında gönlünde yeşillikler bitsin.
-
قرض ده کم کن ازین لقمهی تنت ** تا نماید وجه لا عین رات
- Borç ver de bu ten lokmasını azalt, bu suretle de “Gözlerin görmediği” yüz görünsün.
-
تن ز سرگین خویش چون خالی کند ** پر ز مشک و در اجلالی کند
- Ten kendisini pislikten arıtırsa ululuk misk ve incileriyle dolar.
-
زین پلیدی بدهد و پاکی برد ** از یطهرکم تن او بر خورد
- Böyle adam şu pislikten kurtulur, temizliğe ulaşır, bedeni, “Allah sizi, kirlerden temizlemeyi diler” sırrına ulaşır.
-
دیو میترساندت که هین و هین ** زین پشیمان گردی و گردی حزین 150
- Fakat Şeytan, “Sakın sakın bundan pişman olur hüzne düşersin.
-
گر گدازی زین هوسها تو بدن ** بس پشیمان و غمین خواهی شدن
- Bedeninden bu hevesleri giderir, bunları eritirsen çok pişman olur derde düşersin.
-
این بخور گرمست و داروی مزاج ** وآن بیاشام از پی نفع و علاج
- Şunu ye hararet verir, mizaca devadır; şunu da faydalanmak için iç, ilaçtır.