-
دخلها و میوهها جمله ز غیب ** حق فرستادست بیتخمین و ریب
- Tahmine şüpheye hacet yok, mahsulleri gayp âleminden veren de Tanrıdır, meyveleri veren de.
-
در محل دخل اگر خرجی کنی ** درگه سودست سودی بر زنی
- Gelir zamanında harcedersen bu harcetmen, kar kazancıdır, kar edersin.
-
ترک اغلب دخل را در کشتزار ** باز کارد که ویست اصل ثمار
- Köylünün çoğu tarlasından elde ettiği tohumu yine eker.
-
بیشتر کارد خورد زان اندکی ** که ندارد در بروییدن شکی 1485
- Yediğinden fazlasını yine tohumluk yapar. Çünkü tekrar mahsul elde edeceğinden şüphe etmez.
-
زان بیفشاند به کشتن ترک دست ** که آن غلهش هم زان زمین حاصل شدست
- Tohumu, o yerden elde ettiği için yine o yere saçmaktan çekinmez.
-
کفشگر هم آنچ افزاید ز نان ** میخرد چرم و ادیم و سختیان
- Kunduracı da ekmeğinden arttırdığı parayla gön ve sahtiyan satın alır.
-
که اصول دخلم اینها بودهاند ** هم ازینها میگشاید رزق بند
- Elime ne geçiyorsa bunlardan geçiyor. Kapalı rızkım bunlarla açılıyor der.
-
دخل از آنجا آمدستش لاجرم ** هم در آنجا میکند داد و کرم
- Eline geçen para o yüzden geçtiğinden parasını ona sarf eder.
-
این زمین و سختیان پردهست و بس ** اصل روزی از خدا دان هر نفس 1490
- Fakat bu yer ve deri, ancak perdedir. Asıl rızkı, her an Tanrıdan bil.
-
چون بکاری در زمین اصل کار ** تا بروید هر یکی را صد هزار
- Elde ettiğin karı, elde ettiğin yere ekersen birine karşılık yüz bin elde edersin.