چون سبب نبود چه ره جوید مرید ** پس سبب در راه میباید بدید 1550
Sebep olmasa mürit nasıl yol arasın? Şu halde yolda sebeplerin görünmesi lazımdır.
این سببها بر نظرها پردههاست ** که نه هر دیدار صنعش را سزاست
Bu sebepler, görüşlere perdedir. Çünkü her göz, onun sanatını görmeye layık değildir.
دیدهای باید سبب سوراخ کن ** تا حجب را بر کند از بیخ و بن
Sebebi yırtacak bir göz gerek ki perdeleri kökünden çekip çıkarsın.
تا مسبب بیند اندر لامکان ** هرزه داند جهد و اکساب و دکان
Bu suretle de mekansızlık yurdunda sebepleri yaratanı görsün, çalışmayı, kazancı dükkânı saçma ve beyhude saysın.
از مسبب میرسد هر خیر و شر ** نیست اسباب و وسایط ای پدر
Her hayır ve şer, sebebini yaratandan gelir. Babacığım sebep ve vasıtalar.
جز خیالی منعقد بر شاهراه ** تا بماند دور غفلت چند گاه 1555
Bir zamancağız gaflet devri yürüyüp gitsin diye ana yolun üstünde toplanmış bir hayalden başka bir şey değildir.
در ابتدای خلقت جسم آدم علیهالسلام کی جبرئیل علیهالسلام را اشارت کرد کی برو از زمین مشتی خاک برگیر و به روایتی از هر نواحی مشت مشت بر گیر
Adem aleyhisselam'ın bedeni, ilk yaratılırken Tanrının Cebrail aleyhisselam'a "Yürü, şu yeryüzünden bir avuç toprak al", bir rivayete göre de "Her yerden avuç avuç toprak al"diye emretmesi
چونک صانع خواست ایجاد بشر ** از برای ابتلای خیر و شر
Sanat sahibi Tanrı, hayra, şerre uğramak, sınamak üzere Adem’i yaratmak istediği zaman,
جبرئیل صدق را فرمود رو ** مشت خاکی از زمین بستان گرو
Özü doğru Cebrail’e “Yürü, yeryüzünden bir avuç toprak ödünç al” buyurdu.
او میان بست و بیامد تا زمین ** تا گزارد امر ربالعالمین
Cebrail hizmete bel bağlayıp alemlerin rabbinin emrini yerine getirmek üzere yeryüzüne geldi.
دست سوی خاک برد آن متمر ** خاک خود را در کشید و شد حذر
O, buyruk kulu, yere el attı. Toprak, kendini çekti, çekindi.