English    Türkçe    فارسی   

5
1550-1559

  • چون سبب نبود چه ره جوید مرید  ** پس سبب در راه می‌باید بدید  1550
  • Sebep olmasa mürit nasıl yol arasın? Şu halde yolda sebeplerin görünmesi lazımdır.
  • این سببها بر نظرها پرده‌هاست  ** که نه هر دیدار صنعش را سزاست 
  • Bu sebepler, görüşlere perdedir. Çünkü her göz, onun sanatını görmeye layık değildir.
  • دیده‌ای باید سبب سوراخ کن  ** تا حجب را بر کند از بیخ و بن 
  • Sebebi yırtacak bir göz gerek ki perdeleri kökünden çekip çıkarsın.
  • تا مسبب بیند اندر لامکان  ** هرزه داند جهد و اکساب و دکان 
  • Bu suretle de mekansızlık yurdunda sebepleri yaratanı görsün, çalışmayı, kazancı dükkânı saçma ve beyhude saysın.
  • از مسبب می‌رسد هر خیر و شر  ** نیست اسباب و وسایط ای پدر 
  • Her hayır ve şer, sebebini yaratandan gelir. Babacığım sebep ve vasıtalar.
  • جز خیالی منعقد بر شاه‌راه  ** تا بماند دور غفلت چند گاه  1555
  • Bir zamancağız gaflet devri yürüyüp gitsin diye ana yolun üstünde toplanmış bir hayalden başka bir şey değildir.
  • در ابتدای خلقت جسم آدم علیه‌السلام کی جبرئیل علیه‌السلام را اشارت کرد کی برو از زمین مشتی خاک برگیر و به روایتی از هر نواحی مشت مشت بر گیر 
  • Adem aleyhisselam'ın bedeni, ilk yaratılırken Tanrının Cebrail aleyhisselam'a "Yürü, şu yeryüzünden bir avuç toprak al", bir rivayete göre de "Her yerden avuç avuç toprak al"diye emretmesi
  • چونک صانع خواست ایجاد بشر  ** از برای ابتلای خیر و شر 
  • Sanat sahibi Tanrı, hayra, şerre uğramak, sınamak üzere Adem’i yaratmak istediği zaman,
  • جبرئیل صدق را فرمود رو  ** مشت خاکی از زمین بستان گرو 
  • Özü doğru Cebrail’e “Yürü, yeryüzünden bir avuç toprak ödünç al” buyurdu.
  • او میان بست و بیامد تا زمین  ** تا گزارد امر رب‌العالمین 
  • Cebrail hizmete bel bağlayıp alemlerin rabbinin emrini yerine getirmek üzere yeryüzüne geldi.
  • دست سوی خاک برد آن متمر  ** خاک خود را در کشید و شد حذر 
  • O, buyruk kulu, yere el attı. Toprak, kendini çekti, çekindi.