English    Türkçe    فارسی   

5
1627-1636

  • تو فرشته‌ی رحمتی رحمت نما  ** حامل عرشی و قبله‌ی دادها 
  • Sen rahmet meleğisin, merhamet edersin. Sen Arşı taşımaktasın, ihsan ve lütufların kıblesisin.
  • عرش معدن گاه داد و معدلت  ** چار جو در زیر او پر مغفرت 
  • Arş, ihsan ve adalet madenidir. Onun altıdan yargılamalarla dolu dört tane ırmak akmaktadır.
  • جوی شیر و جوی شهد جاودان  ** جوی خمر و دجله‌ی آب روان 
  • Süt, ebedi olan bal, şarap ve akar su ırmakları.
  • پس ز عرش اندر بهشتستان رود  ** در جهان هم چیزکی ظاهر شود  1630
  • Bunlar arştan cennetlere giderler. Alemde o ırmaklardan çok az bir şey görünür.
  • گرچه آلوده‌ست اینجا آن چهار  ** از چه از زهر فنا و ناگوار 
  • Gerçi o dört ırmağın burada görünen cüzleri bulanıktır ya. Neden? Acı yokluk zehrinden.
  • جرعه‌ای بر خاک تیره ریختند  ** زان چهار و فتنه‌ای انگیختند 
  • O dört ırmaktan şu kara toprağa bir yudumcuk serptiler de bir fitnedir kopardılar.
  • تا بجویند اصل آن را این خسان  ** خود برین قانع شدند این ناکسان 
  • Bu suretle aşağılık kişiler, onların aslını arasınlar, bunu dilediler. Fakat adam olmayanlar bunlara kani olup gittiler.
  • شیر داد و پرورش اطفال را  ** چشمه کرده سینه‌ی هر زال را 
  • Tanrı çocukları beslemek, yetiştirmek için sütü verdi, her kadının göğsünü bu süt ırmağına kaynak yaptı.
  • خمر دفع غصه و اندیشه را  ** چشمه کرده از عنب در اجترا  1635
  • Şarap ırmağını, gamı defetmek, düşünceyi gidermek ve insana kuvvet ve cesaret vermek için üzümden akıttı.
  • انگبین داروی تن رنجور را  ** چشمه کرده باطن زنبور را 
  • Bal ırmağına da arının için kaynak etti, o ırmağı bedendeki hastalıkları gidermek için akıttı.