-
اندرو یک خیر و یک توفیق نه ** جز که آزار دل صدیق نه
- İçinde ne bir hayır var, ne bir iyi işte bulunma. Ancak doğru özlülerin gönlünü incitme var.
-
پر ز سر تا پای زشتی و گناه ** تسخر و خنبک زدن بر اهل راه
- Baştan ayağa kadar kötülükle, suçla, yol ehline çaldığı ıslıklarla, onlarla ettiği alaylarla dopdolu.
-
آن دغلکاری و دزدیهای او ** و آن چو فرعونان انا و انای او
- Hileleri, hırsızlıkları, Firavunlar gibi ben, biz demeleri, defteri kaplamış.
-
چون بخواند نامهی خود آن ثقیل ** داند او که سوی زندان شد رحیل 1810
- O kötü amelli kul, defterini okudu mu analar ki zindandan başka göçecek yer yok.
-
پس روان گردد چو دزدان سوی دار ** جرم پیدا بسته راه اعتذار
- Suç meydanda özür yolu bağlı. Artık hırsızlar gibi darağacına yürümeye baslar.
-
آن هزاران حجت و گفتار بد ** بر دهانش گشته چون مسمار بد
- O binlerce delili, o binlerce kötü sözü, pis bir çivi gibi ağzını kapatmış.
-
رخت دزدی بر تن و در خانهاش ** گشته پیدا گم شده افسانهاش
- Üstünde, evinde, çaldığı şeyler çıkmış, okuduğu masal dinlenmez olmuş.
-
پس روان گردد به زندان سعیر ** که نباشد خار را ز آتش گزیر
- Cehennem zindanına doğru yürümeye koyulur. Çünkü ateşten kaçmasına imkan yok.
-
چون موکل آن ملایک پیش و پس ** بوده پنهان گشته پیدا چون عسس 1815
- Melekler de memurlar gibi önüne ardına düşerler. Evvelce gizliydiler şimdi asesler gibi meydana çıkarlar.
-
میبرندش میسپوزندش به نیش ** که برو ای سگ به کهدانهای خویش
- Onu, yürü ey köpek, samanlığına gir diye sürerler, ellerindeki mızraklarla dürterler.