-
بیهده چه مول مولی میزنی ** در چنین چه کو امید روشنی 1825
- Beyhude yere emekleyip duruyorsun? Böyle bir kuyuda aydınlık ümidi nerede?
-
نه ترا از روی ظاهر طاعتی ** نه ترا در سر و باطن نیتی
- Ne görünüşte bir ibadetin var, ne içinde gizli bir iyilik niyeti.
-
نه ترا شبها مناجات و قیام ** نه ترا در روز پرهیز و صیام
- Ne geceleri münacatta bulundun, namaz kıldın; ne gündüzleri haramdan çekindin oruç tuttun!
-
نه ترا حفظ زبان ز آزار کس ** نه نظر کردن به عبرت پیش و پس
- Ne kimseyi incitmemek için dilini tuttun, ne ibretle önüne ardına baktın.
-
پیش چه بود یاد مرگ و نزع خویش ** پس چه باشد مردن یاران ز پیش
- Önünde ölüm anlayışı ile can çekişmeden, ardında dostlarının ölümünden başka ne var ki?
-
نه ترا بر ظلم توبهی پر خروش ** ای دغا گندمنمای جوفروش 1830
- Ne zulmünle yana yakıla coşarak bir tövbe ettin, ne ağlayıp sızlandın ey buğday gösterip arpa satan adı adam!
-
چون ترازوی تو کژ بود و دغا ** راست چون جویی ترازوی جزا
- Terazin eğriydi azgındı. Artık mükafat terazisinin doğru olmasını neye beklersin?
-
چونک پای چپ بدی در غدر و کاست ** نامه چون آید ترا در دست راست
- Hıyanette eksik tartmada adeta sol ayak kesilmiştin, nasıl olur da terazin sağ yanından gelir?
-
چون جزا سایهست ای قد تو خم ** سایهی تو کژ فتد در پیش هم
- A boyu bükülmüş, mükafat ve mücazat, gölge gibidir, elbet gölgen de önüne iki büküm düşecek.
-
زین قبل آید خطابات درشت ** که شود که را از آن هم کوز پشت
- Tanrıdan bu çeşit sert hitaplar gelir. Öyle ki bu sözleri dağ duysa kamburlaşır.