-
دارد آوازی نه اندر خورد گوش ** هست آوازش نهان در گوش نوش 2145
- Onun da sesi vardır, vardır ama kulak duyamaz. Onun sesi, güzelim kulaktan gizlidir.
-
گرنه خوشآوازی مغزی بود ** ژغژغ آواز قشری کی شنود
- Yoksa için sesi pek güzeldir. Onu duyan, kabuğun şakırtısını dinler mi hiç?
-
ژغژغ آن زان تحمل میکنی ** تا که خاموشانه بر مغزی زنی
- Sen sükut ederek içi elde edesin diye o şakırtıya tahammül ediyorsun.
-
چند گاهی بیلب و بیگوش شو ** وانگهان چون لب حریف نوش شو
- Bir müddet dudaksız, kulaksız ol da sonra dudak gibi tatlı şeylere eş ol.
-
چند گفتی نظم و نثر و راز فاش ** خواجه یک روز امتحان کن گنگ باش
- Niceye bir nazım ve nesir söyleyecek, sırları açığa vuracaksın? Hocam, bir günceğiz de şunu sına, dilsiz ol bakalım.
-
حکایت در تقریر این سخن کی چندین گاه گفت ذکر را آزمودیم مدتی صبر و خاموشی را بیازماییم
- Bunca zamandır dedikoduyu sınadık, bir zaman da sükut etmeyi deneyelim.
-
چند پختی تلخ و تیز و شورگز ** این یکی بار امتحان شیرین بپز 2150
- Ne kadar zamandır kabız veren acı ve sert yemekler pişirdin, bir kere de tatlı yemekler pişirmeyi dene.
-
آن یکی را در قیامت ز انتباه ** در کف آید نامهی عصیان سیاه
- Birisi, kıyamette kendine gelir. İsyan defteri, eline simsiyah olarak verilir.
-
سرسیه چون نامههای تعزیه ** پر معاصی متن نامه و حاشیه
- Yas mektupları gibi üstü simsiyah, içi kenarları suçlarla dolu.
-
جمله فسق و معصیت بد یک سری ** همچو دارالحرب پر از کافری
- Baştanbaşa kötülüklerle suçlarla dolu. Kafirle dolu olan savaş yeri gibi.
-
آنچنان نامهی پلید پر وبال ** در یمین ناید درآید در شمال
- Elbette pis ve veballe dolu olan öyle bir defter, sağlam gelmez sol yandan gelir.