-
هر چه کردم جمله ناکرده گرفت ** طاعت ناکرده آورده گرفت
- Ne yaptıysam yapmadım saydı, bulunmadığım ibadetleri yapmışım farzetti.
-
همچو سرو و سوسنم آزاد کرد ** همچو بخت و دولتم دلشاد کرد
- Beni selvi ve süsen gibi azadetti. Bahtım, devletim gibi gönlüm de açıldı.
-
نام من در نامهی پاکان نوشت ** دوزخی بودم ببخشیدم بهشت 2310
- Adımı temizler defterine yazdı. Cehennemliktim, bana cenneti bağışladı.
-
آه کردم چون رسن شد آه من ** گشت آویزان رسن در چاه من
- Ah ettim, ahım bir ipe döndü, düştüğüm kuyuya sarktı.
-
آن رسن بگرفتم و بیرون شدم ** شاد و زفت و فربه و گلگون شدم
- O ipe sarıldım, dışarı çıktım. Neşelendim, ferahladım, semirdim, benzim kırmızılaştı.
-
در بن چاهی همیبودم زبون ** در همه عالم نمیگنجم کنون
- Kuyunun dibinde zebun bir haldeydim, şimdi bütün âleme sığmıyorum.
-
آفرینها بر تو بادا ای خدا ** ناگهان کردی مرا از غم جدا
- Şükürler olsun sana yarabbi. Beni ansızın gamdan kurtardın.
-
گر سر هر موی من یابد زبان ** شکرهای تو نیاید در بیان 2315
- Tenimin her kılında bir dil olsa da hepsiyle sana şükretmeye kalkışsam yine şükründen âcizim.
-
میزنم نعره درین روضه و عیون ** خلق را یا لیت قومی یعلمون
- Şu bahçede, şu ırmakların kıyısında halka "Keşke kavmim bilseydi, Tanrı beni ne yüzden yarlığadı" diye nara atmaktayım dedi.
-
باز خواندن شهزاده نصوح را از بهر دلاکی بعد از استحکام توبه و قبول توبه و بهانه کردن او و دفع گفتن
- Sultanın, Nasuh'u tövbesinden ve tövbesinin kabul edilmesinden sonra tekrar tellâklığa çağırması, ve onun bahaneler bularak gitmemesi
-
بعد از آن آمد کسی کز مرحمت ** دختر سلطان ما میخواندت
- Ondan sonra birisi gelip Nasuh'a iltifat ederek dedi ki: Padişahımızın kızı, seni çağırıyor.