English    Türkçe    فارسی   

5
2330-2339

  • شیر را با پیل نر جنگ اوفتاد  ** خسته شد آن شیر و ماند از اصطیاد  2330
  • Aslan, bir erkek fille savaşmış, yorulup hastalanmış, avdan kalmıştı.
  • مدتی وا ماند زان ضعف از شکار  ** بی‌نوا ماندند دد از چاشت‌خوار 
  • O zayıflıkla bir müddet avlanamadı, öbür canavarlar da kuşluk yemeği yiyemez oldular.
  • زانک باقی‌خوار شیر ایشان بدند  ** شیر چون رنجور شد تنگ آمدند 
  • Çünkü aslandan artan artıkları onlar yerlerdi. Aslan hastalanınca onlar da dara düştüler.
  • شیر یک روباه را فرمود رو  ** مر خری را بهر من صیاد شو 
  • Aslan, bir tilkiye var git, benim içim bir eşek avla.
  • گر خری یابی به گرد مرغزار  ** رو فسونش خوان فریبانش بیار 
  • Çayırlıkta bir eşek bulursan ona maval oku, kandırıp buraya getir.
  • چون بیابم قوتی از گوشت خر  ** پس بگیرم بعد از آن صیدی دگر  2335
  • Eşeğin etini yer, kuvvetlenirsem ondan sonra başka bir av tutabilirim.
  • اندکی من می‌خورم باقی شما  ** من سبب باشم شما را در نوا 
  • Birazcığını ben yiyeyim, geri kalanını siz yersiniz. Ben de bu suretle sizin gıdalanmanıza sebep olayım.
  • یا خری یا گاو بهر من بجوی  ** زان فسونهایی که می‌دانی بگوی 
  • Benim için ya bir eşek ara, ya bir öküz. Ne bulursan ona, o bildiğin afsunlardan oku,
  • از فسون و از سخنهای خوشش  ** از سرش بیرون کن و اینجا کشش 
  • Onu afsunlarla, güzel sözlerle aldat, buraya çek, getir diye emir verdi.
  • تشبیه کردن قطب کی عارف واصلست در اجری دادن خلق از قوت مغفرت و رحمت بر مراتبی کی حقش الهام دهد و تمثیل بشیر که دد اجری خوار و باقی خوار ویند بر مراتب قرب ایشان بشیر نه قرب مکانی بلک قرب صفتی و تفاصیل این بسیارست والله الهادی 
  • Tanrı ilhamiyle, mertebelere göre halka yargılanma ve rahmet gıdasından ecir verme bakımından Tanrı'ya vâsıl olan kutup, aslana benzer. Başka canavarlar da onun artıklarını yeyip doyarlar. Fakat onların aslana yakınlıkları, mekân bakımından değil, sıfat bakımındandır. Bunun tafsilleri, çoktur, doğru yola götüren, Tanrı'dır
  • قطب شیر و صید کردن کار او  ** باقیان این خلق باقی‌خوار او 
  • Kutup aslandır, işi de avlanmakdır. Bu halkın artakalanları, onun artıklarını yerler.