-
جهد کن تا مست و نورانی شوی ** تا حدیثت را شود نورش روی 2485
- Çalış çabala da sarhoş ol, nura ulaş, sözünden Tanrı nuru aksın.
-
هر چه در دوشاب جوشیده شود ** در عقیده طعم دوشابش بود
- Pekmez içinde ne kaynatılırsa pekmez lezzetini alır.
-
از جزر وز سیب و به وز گردگان ** لذت دوشاب یابی تو از آن
- Havuç, elma, ayva ve ceviz, pekmezde kayna" tılsa hepsinden de pekmez lezzetini alırsın.
-
علم اندر نور چون فرغرده شد ** پس ز علمت نور یابد قوم لد
- Bilgi de nura karışırsa inatçı ve kötü kişiler bile bilginden nur bulurlar.
-
هر چه گویی باشد آن هم نورناک ** که آسمان هرگز نبارد غیر پاک
- Ne söylersen o da nur olur. Çünkü gökten sudan başka bir şey yağmaz.
-
آسمان شو ابر شو باران ببار ** ناودان بارش کند نبود به کار 2490
- Gök ol, bulut ol, yağmur yağdır. Oluk da yağmur yağdırır ama faydası yok.
-
آب اندر ناودان عاریتیست ** آب اندر ابر و دریا فطرتیست
- Oluktaki su iğretidir, halbuki bulutta ve denizde yaradılıştan vardır.
-
فکر و اندیشهست مثل ناودان ** وحی و مکشوفست ابر و آسمان
- Düşünce, oluğa benzer. Vahiy ve keşif, bulut ve denizdir.
-
آب باران باغ صد رنگ آورد ** ناودان همسایه در جنگ آورد
- Yağmur suyu, bahçeyi yüz türlü renklerle bezer. Halbuki oluk, komşuları birbirine düşürür, kavga çıkarır.
-
خر دو سه حمله به روبه بحث کرد ** چون مقلد بد فریب او بخورد
- Eşek, tilkiyle iki üç kere bahiste bulundu. Fakat mukallitti, tilkinin hilesine kapıldı.