- 
		   تا تو بستیزی ستیزند ای حرون  ** فانتظرهم انهم منتظرون    260
- A inatçı, sen inat ettikçe onlar da ederler. “Sen onları bekleyedur onlar da bekliyorlar!..
- 
		  عرضه کردن مصطفی علیهالسلام شهادت را بر مهمان خویش 
- Mustafa aleyhisselam’ın konuğuna şahadeti arzetmesi
- 
		    این سخن پایان ندارد مصطفی  ** عرضه کرد ایمان و پذرفت آن فتی 
- Bu söze son yoktur, Mustafa, ona iman etmesini söyledi, o da kabul etti. 
- 
		    آن شهادت را که فرخ بوده است  ** بندهای بسته را بگشوده است 
- O kutlu şahadet bağlanmış düğümleri çözdü. 
- 
		    گشت مؤمن گفت او را مصطفی  ** که امشبان هم باش تو مهمان ما 
- İmana geldi. Mustafa ona dedi ki: Bu gece de bizim konuğumuz ol. 
- 
		    گفت والله تا ابد ضیف توم  ** هر کجا باشم بهر جا که روم 
- Adam vallahi dedi, ebedi olarak senin konuğunum. Nerede olursam olayım, nereye gidersem gideyim sana misafirim. 
- 
		   زنده کرده و معتق و دربان تو  ** این جهان و آن جهان بر خوان تو    265
- Beni dirilttin, senin azatlın, senin kapıcınım. Bu alemde senin sofranın başında, o alem de.
- 
		    هر که بگزیند جزین بگزیده خوان  ** عاقبت درد گلویش ز استخوان 
- Bu seçilmiş sofradan başka bir sofra seçen kişinin boğazını, nihayet kemik yırtar deler. 
- 
		    هر که سوی خوان غیر تو رود  ** دیو با او دان که همکاسه بود 
- Kim senin sofrandan başka bir sofraya giderse bil ki Şeytan, onunla bir kâseden yemek yer. 
- 
		    هر که از همسایگی تو رود  ** دیو بیشکی که همسایهش شود 
- Kim senin komşuluğundan kaçarsa şüphe yok ki Şeytan, ona komşu olur.
- 
		    ور رود بیتو سفر او دوردست  ** دیو بد همراه و همسفرهی ویست 
- Kim sensiz uzak bir yola giderse Şeytan onula yoldaş olur, onunla bir sofraya oturur.