-
کوهها را هست زین طوفان فضوح ** کو امانی جز که در کشتی نوح 2655
- Bu kötülük tufanı, dağlan bile aşarken Nuh gemisine binenlerden başka kim aman bulur?
-
زین خیال رهزن راه یقین ** گشت هفتاد و دو ملت اهل دین
- Yakîn yolunun bekçisi olan bu hayal yüzünden din ehli, tam yetmiş iki fırka oldu.
-
مرد ایقان رست از وهم و خیال ** موی ابرو را نمیگوید هلال
- Yalnız yakîn eri, vehim ve hayalden kurtulur. Kaşının kılını yeni ay sanmaz.
-
وآنک نور عمرش نبود سند ** موی ابروی کژی راهش زند
- Fakat bir kimseye Ömerin nuru, dayanç olmadıkça onun eğri kaşı yolunu vurur.
-
صد هزاران کشتی با هول و سهم ** تخته تخته گشته در دریای وهم
- Yüz binlerce koskocaman gemi, vehim denizinde paramparça olmuştur.
-
کمترین فرعون چست فیلسوف ** ماه او در برج وهمی در خسوف 2660
- Bunların en aşağısı akıllı ve filozof Firavun'dur. Onun ayı da vehim burcunda tutulup gitti.
-
کس نداند روسپیزن کیست آن ** وانک داند نیستش بر خود گمان
- Hiç kimse orospu kadın kimdir bilmez. Bilen, o kadını iyice tanıyan da hakkında şüpheye düşmez.
-
چون ترا وهم تو دارد خیرهسر ** از چه گردی گرد وهم آن دگر
- Vehmin, seni şaşkın bir hale getirdiyse nede öbür vehmin etrafında dönüp dolaşırsın?
-
عاجزم من از منی خویشتن ** چه نشستی پر منی تو پیش من
- Ben kendi benliğimden âciz kaldım. Sen neden benlikle dolu bir halde önümde duruyorsun?
-
بیمن و مایی همیجویم به جان ** تا شوم من گوی آن خوش صولجان
- Canla başla benlikten, varlıktan kurtulmayı istiyorum ki onun o güzelim savlicanına top olayım.