خاک را دادیم سبزی و نوی ** تا ز تبدیل فقیر آگه شوی
Aşkla bir yoksul nasıl değişir, anlaman için toprağa yeşillik ve tazelik verdim.
با تو گویند این جبال راسیات ** وصف حال عاشقان اندر ثبات
Şu yerinden kımıldamıyan dağlar da sana âşıkların sebatını söyler.
گرچه آن معنیست و این نقش ای پسر ** تا به فهم تو کند نزدیکتر 2745
Gerçi oğul, o mânadır, bunlar suret. Fakat anlayışa yaklaştırmak için lâzım bu.
غصه را با خار تشبیهی کنند ** آن نباشد لیک تنبیهی کنند
Kederi, dikene benzetirler. Dikenin kendisi değildir, bu benzetiş, ancak uyandırmak, anlatmak içindir.
آن دل قاسی که سنگش خواندند ** نامناسب بد مثالی راندند
Katı gönüle taş derler. Gönlün taşla münasebeti yoktur, fakat bir örnektir verirler işte.
در تصور در نیاید عین آن ** عیب بر تصویر نه نفیش مدان
Düşünce de onun tıpkısı olmaz. Fakat öyle değildir deme de ayıbı benzetişe, anlatışa ver.
رفتن این شیخ در خانهی امیری بهر کدیه روزی چهار بار به زنبیل به اشارت غیب و عتاب کردن امیر او را بدان وقاحت و عذر گفتن او امیر را
Şeyhin bir gün içinde dört kere zembille dilenmek üzere Tanrı buyruğiyle bir beyin evine gitmesi, beyin onu azarlayıp kötü söylemesi, Şeyhin de özür dilemesi
شیخ روزی چار کرت چون فقیر ** بهر کدیه رفت در قصر امیر
Şeyh bir günde yoksul gibi dört kere bir beyin köşküne gitti.
در کفش زنبیل و شی لله زنان ** خالق جان میبجوید تای نان 2750
Zembili elinde, Tanrı için canı yaratan, sizden bir lokma ekmek istiyor sözleri dilindeydi.
نعلهای بازگونهست ای پسر ** عقل کلی را کند هم خیرهسر
Oğul, bunlar, aklı küll'ü bile şaşırtan, sersem eden tersine çakılmış nallardır.
چون امیرش دید گفتش ای وقیح ** گویمت چیزی منه نامم شحیح
Bey, onu görünce : Kötü kişi dedi, sana bir şey söyleyeceğim ama bana nekes deme.