-
نعلهای بازگونهست ای پسر ** عقل کلی را کند هم خیرهسر
- Oğul, bunlar, aklı küll'ü bile şaşırtan, sersem eden tersine çakılmış nallardır.
-
چون امیرش دید گفتش ای وقیح ** گویمت چیزی منه نامم شحیح
- Bey, onu görünce : Kötü kişi dedi, sana bir şey söyleyeceğim ama bana nekes deme.
-
این چه سغری و چه رویست و چه کار ** که به روزی اندر آیی چار بار
- Bu ne küstahlık, bu ne utanmaz yüz, bu ne çeşit iş? Bir günde tam dört kere geliyorsun.
-
کیست اینجا شیخ اندر بند تو ** من ندیدم نر گدا مانند تو
- A Şeyh, burada seninle mukayyet olacak kim var ki ? Ben senin gibi küstah bir dilenci görmedim.
-
حرمت و آب گدایان بردهای ** این چه عباسی زشت آوردهای 2755
- Dilencilerin namusunu berbat ettin. Bu yaptığın, ne çirkin Abbaslık?
-
غاشیه بر دوش تو عباس دبس ** هیچ ملحد را مباد این نفس نحس
- Abbası Debs, senin hizmetkârın olamaz. Bu şom nefis, hiçbir mülhitte olmasın.
-
گفت امیرا بنده فرمانم خموش ** ز آتشم آگه نهای چندین مجوش
- Şeyh dedi ki: Beyim, sus, ben emir kuluyum. İçimdeki ateşi bilmiyorsun, bu kadar coşma.
-
بهر نان در خویش حرصی دیدمی ** اشکم نانخواه را بدریدمی
- Ekmek için kendimde bir hırs görseydim ekmek isteyen karnımı deşerdim.
-
هفت سال از سوز عشق جسمپز ** در بیابان خوردهام من برگ رز
- Yedi yıl bu bedenim, aşk ateşiyle yandı kavruldu. Çöllerde asma yaprağı yedim, onunla geçindim.
-
تا ز برگ خشک و تازه خوردنم ** سبز گشته بود این رنگ تنم 2760
- Hattâ taze, yahut kuru yaprak yemeden bu bedenimin rengi yemyeşil oldu.