-
نور شش قندیل چون آمیختند ** نیست اندر نورشان اعداد و چند
- Bir yere altı tane kandil kosalar nurlarında sayı ve çokluk olmaz.
-
آن جهود از ظرفها مشرک شدهست ** نور دید آن مومن و مدرک شدهست
- O çıfıt, kapları gördü de müşrik oldu. Öbürü de nuru gördü de imana geldi, anlayış sahibi oldu.
-
چون نظر بر ظرف افتد روح را ** پس دو بیند شیث را و نوح را
- Ruh. kaplara baktı mı Şis'le Nuh'u iki görür.
-
جو که آبش هست جو خود آن بود ** آدمی آنست کو را جان بود 2885
- Derenin, suyu varsa deredir. Adam, canı olan adamdır.
-
این نه مردانند اینها صورتند ** مردهی نانند و کشتهی شهوتند
- Bunlar, insan değillerdir, suretten ibarettirler. Bunlar, ekmek ölüsüdürler, şehvet öldürmüştür bunları.
-
حکایت آن راهب که روز با چراغ میگشت در میان بازار از سر حالتی کی او را بود
- Bir hale düşmesi yüzünden gündüzün kandille gezip dolaşan papaz
-
آن یکی با شمع برمیگشت روز ** گرد بازاری دلش پر عشق و سوز
- Birisi, gündüzün, gönlü aşk ve yanışla dolu olarak kandille gezerdi.
-
بوالفضولی گفت او را کای فلان ** هین چه میجویی به سوی هر دکان
- Bir herzevekil ona dedi ki: A adam, kendine gel de öyle her dükkânı arayıp durma.
-
هین چه میگردی تو جویان با چراغ ** در میان روز روشن چیست لاغ
- Aydın günde kandille ne gezip duruyorsun, bu ne saçma şey?
-
گفت میجویم به هر سو آدمی ** که بود حی از حیات آن دمی 2890
- Adam dedi ki: Her yanda adam arıyorum. O nefesle diri olan kimdir?
-
هست مردی گفت این بازار پر ** مردمانند آخر ای دانای حر
- Bir adam, şu pazar, adamla dolu o hür kişi dedi.