-
گفت نادر چیز میجویی ولیک ** غافل از حکم و قضایی بین تو نیک 2895
- Bunu duyan, nadir bulunur bir şey arıyorsun, fakat kaza ve kaderden gafilsin dedi iyi bak.
-
ناظر فرعی ز اصلی بیخبر ** فرع ماییم اصل احکام قدر
- Sen, fer'e bakıyorsun; asıldan haberin bile yok. Biz fer'iz, asıl olan kader hükümleridir.
-
چرخ گردان را قضا گمره کند ** صدعطارد را قضا ابله کند
- Kaza ve kader, dönüp duran gökyüzünün bile yolunu kaybeder. Yüzlerce Utarid'i kaza ve kader, aptallaştırır.
-
تنگ گرداند جهان چاره را ** آب گرداند حدید و خاره را
- Çare âlemini daraltır, demirle mermeri bile eritir, su haline getirir.
-
ای قراری داده ره را گام گام ** خام خامی خام خامی خام خام
- Ey bu yolu adım adım adımlamaya karar veren kişi, sen hamın hamısın, hamın hamısın, hamın hamı!
-
چون بدیدی گردش سنگ آسیا ** آب جو را هم ببین آخر بیا 2900
- Değirmen taşının dönüşünü gördün, bari gel de dereyi de gör.
-
خاک را دیدی برآمد در هوا ** در میان خاک بنگر باد را
- Toprağı, tozu havalanmış görmedesin, toprağın arasında yeli de gör.
-
دیگهای فکر میبینی به جوش ** اندر آتش هم نظر میکن به هوش
- Düşünce kaplarını kaynar görmedesin, aklın başına devşir de ateşe de bak.
-
گفت حق ایوب را در مکرمت ** من بهر موییت صبری دادمت
- Tanrı, Eyyub'a ihsanlarını söylerken ben, senin her kılına bir sabır verdim dedi.
-
هین به صبر خود مکن چندین نظر ** صبر دیدی صبر دادن را نگر
- Kendine gel de sabrına bu kadar bakma. Sabrı gördün, sabır vereni de gör.