-
ایها المحبوس فی رهن الطعام ** سوف تنجو ان تحملت الفطام 295
- Ey yemeğe rehin düşüp hapiste kalan, sütten kesilmeye tahammül edersen yakında kurtulursun.
-
ان فیالجوع طعام وافر ** افتقدها وارتج یا نافر
- Açlıkta bir çok yemekler var. Onları ara, onları dile ey onlardan nefret eden.
-
اغتذ بالنور کن مثل البصر ** وافق الاملاک یا خیر البشر
- Nurla gıdalan, göze benze. Ey insanların hayırlısı meleklere uy.
-
چون ملک تسبیح حق را کن غذا ** تا رهی همچون ملایک از اذا
- Melek gibi Allahyı tesbih etmeyi kendine gıda yap da melekler gibi ezadan kurtul.
-
جبرئیل ار سوی جیفه کم تند ** او به قوت کی ز کرکس کم زند
- Cebrail murdar şeylere hiç bakmamakta, onların etrafında dönüp dolaşmamakta. Böyle olduğu halde kuvvet bakımından herkes den aşağı mıdır ki?
-
حبذا خوانی نهاده در جهان ** لیک از چشم خسیسان بس نهان 300
- Allah aleme ne de hoş, ne de güzel bir sofra yaymıştır. Fakat o sofra, aşağılık kişilerin gözlerinden pek gizlidir.
-
گر جهان باغی پر از نعمت شود ** قسم موش و مار هم خاکی بود
- Alem nimetlerle dolu bir bağ olsa fare ve yılan yine toprak yer.
-
انکار اهل تن غذای روح را و لرزیدن ایشان بر غذای خسیس
- Ten ehlinin ruh gıdasını inkar ederek adi yemeğe titremeleri
-
قسم او خاکست گر دی گر بهار ** میر کونی خاک چون نوشی چو مار
- İster kış olsun ister bahar, onların gıdası topraktır. Fakat sen varlığın beyisin, nasıl olur da yılan gibi toprak yersin?
-
در میان چوب گوید کرم چوب ** مر کرا باشد چنین حلوای خوب
- Tahtanın içindeki kurt, kimin böyle güzel helvası var der.
-
کرم سرگین در میان آن حدث ** در جهان نقلی نداند جز خبث
- Bok böceği, bok içinde yaşar ve alemde pislikten başka bir meze bilmez.
-
مناجات
- Münacat