-
قسم او خاکست گر دی گر بهار ** میر کونی خاک چون نوشی چو مار
- İster kış olsun ister bahar, onların gıdası topraktır. Fakat sen varlığın beyisin, nasıl olur da yılan gibi toprak yersin?
-
در میان چوب گوید کرم چوب ** مر کرا باشد چنین حلوای خوب
- Tahtanın içindeki kurt, kimin böyle güzel helvası var der.
-
کرم سرگین در میان آن حدث ** در جهان نقلی نداند جز خبث
- Bok böceği, bok içinde yaşar ve alemde pislikten başka bir meze bilmez.
-
مناجات
- Münacat
-
ای خدای بینظیر ایثار کن ** گوش را چون حلقه دادی زین سخن 305
- Ey eşi, benzeri olamayan Allah, mademki bu sözü kulağımıza küpe yaptın, ihsanda bulun, bu sözleri bol bol saç!
-
گوش ما گیر و بدان مجلس کشان ** کز رحیقت میخورند آن سرخوشان
- Kulağımızı tut, bizi o sarhoşların halis şarabını içtikleri meclise çek, oraya götür.
-
چون به ما بویی رسانیدی ازین ** سر مبند آن مشک را ای رب دین
- Madem ki bize bundan bir koku duyurdun, ey din Allahsı o tulumun ağzını kapama.
-
از تو نوشند ار ذکورند ار اناث ** بیدریغی در عطا یا مستغاث
- Ey kendisine sığınılan Allah, ey kendisinden imdat istenen Rab, esirgeme, ihsan et de erkek, kadın herkes, senin şarabından içsin!
-
ای دعا ناگفته از تو مستجاب ** داده دل را هر دمی صد فتح باب
- Ey duaları duadan önce duyan, muratları istenmeden veren Allah, gönüle her an yüzlerce kapı açarsın.
-
چند حرفی نقش کردی از رقوم ** سنگها از عشق آن شد همچو موم 310
- Birkaç harftir yazdın. Taşlar bile o harflerin sevgisiyle eridi muma döndü.
-
نون ابرو صاد چشم و جیم گوش ** بر نوشتی فتنهی صد عقل و هوش
- Yüzlerce akla, fikre fitne olarak kaş nununu, göz sadını, kulak cimini yazdın.