-
گوش ما گیر و بدان مجلس کشان ** کز رحیقت میخورند آن سرخوشان
- Kulağımızı tut, bizi o sarhoşların halis şarabını içtikleri meclise çek, oraya götür.
-
چون به ما بویی رسانیدی ازین ** سر مبند آن مشک را ای رب دین
- Madem ki bize bundan bir koku duyurdun, ey din Allahsı o tulumun ağzını kapama.
-
از تو نوشند ار ذکورند ار اناث ** بیدریغی در عطا یا مستغاث
- Ey kendisine sığınılan Allah, ey kendisinden imdat istenen Rab, esirgeme, ihsan et de erkek, kadın herkes, senin şarabından içsin!
-
ای دعا ناگفته از تو مستجاب ** داده دل را هر دمی صد فتح باب
- Ey duaları duadan önce duyan, muratları istenmeden veren Allah, gönüle her an yüzlerce kapı açarsın.
-
چند حرفی نقش کردی از رقوم ** سنگها از عشق آن شد همچو موم 310
- Birkaç harftir yazdın. Taşlar bile o harflerin sevgisiyle eridi muma döndü.
-
نون ابرو صاد چشم و جیم گوش ** بر نوشتی فتنهی صد عقل و هوش
- Yüzlerce akla, fikre fitne olarak kaş nununu, göz sadını, kulak cimini yazdın.
-
زان حروفت شد خرد باریکریس ** نسخ میکن ای ادیب خوشنویس
- Akıl o harfler yüzünden ince eleyip sık dokumaya koyuldu. Ey yazısı güzel edip, bunları boz!
-
در خور هر فکر بسته بر عدم ** دم به دم نقش خیالی خوش رقم
- Yokluğa, her düşünceye göre an be an güzel bir hayal nakşetme;
-
حرفهای طرفه بر لوح خیال ** بر نوشته چشم و عارض خد و خال
- Hayal levhine göz, yanak, yüz ve ben gibi görülmemiş harfler yazmaktasın.
-
بر عدم باشم نه بر موجود مست ** زانک معشوق عدم وافیترست 315
- Halbuki ben, yokluğa aşığım, vara bakıp sarhoş olmam. Çünkü yokluk sevgilisi, bence daha vefalıdır.