English    Türkçe    فارسی   

5
3138-3147

  • بلک معنی آن بود جف القلم  ** نیست یکسان پیش من عدل و ستم 
  • "Kalem kurudu" sözünün mânası, benim yanımda adaletle sitem bir değildir.
  • فرق بنهادم میان خیر و شر  ** فرق بنهادم ز بد هم از بتر 
  • Ben, hayırla şerrin arasına bir fark koydum. Kötüyle daha kötüyü de ayırdım demektir.
  • ذره‌ای گر در تو افزونی ادب  ** باشد از یارت بداند فضل رب  3140
  • Bir zerre bile sende edep ve hayayı artırsa, dostunda bir zerre daha edepli olsan bil ki bu, Tanrının lûtfudur, ihsanıdır.
  • قدر آن ذره ترا افزون دهد  ** ذره چون کوهی قدم بیرون نهد 
  • O bir zerre, senin kadrini artırır. O bir zerre, harice dağ gibi ayak basar.
  • پادشاهی که به پیش تخت او  ** فرق نبود از امین و ظلم‌جو 
  • Bir padişah olsa da onun yanında emin kişiyle zâlimin bir farkı olmasa.
  • آنک می‌لرزد ز بیم رد او  ** وانک طعنه می‌زند در جد او 
  • Onun kendisini reddedeceğinden korkup titreyenle onun işini kınayanı.
  • فرق نبود هر دو یک باشد برش  ** شاه نبود خاک تیره بر سرش 
  • Fark etmese, yanında ikisi de bir olsa bu adam, padişah değildir. Kara toprak, o adamın başına!
  • ذره‌ای گر جهد تو افزون بود  ** در ترازوی خدا موزون بود  3145
  • Bir zerre bile senin çalışmanı atırsa Tanrı terazisinde tartılır.
  • پیش این شاهان هماره جان کنی  ** بی‌خبر ایشان ز غدر و روشنی 
  • Halbuki bu padişahların önünde can çekisip durursun. Çünkü bunlar,hiyanetle hakikati bilmezler,haberleri bile yoktur.
  • گفت غمازی که بد گوید ترا  ** ضایع آرد خدمتت را سالها 
  • Bir kovucunun söziyle yıllarca süren hizmetini zayi ediverdi.