-
هر کسی رویی به سویی بردهاند ** وان عزیزان رو به بیسو کردهاند 350
- Herkes bir yana yüz tutmuştur. O azizlerse hiç yanda olmayana yüz çevirmişlerdir.
-
هر کبوتر میپرد در مذهبی ** وین کبوتر جانب بیجانبی
- Her güvercin bir yana uçmuştur, bu güvercinse cihetsizlik tarafına!
-
ما نه مرغان هوا نه خانگی ** دانهی ما دانهی بیدانگی
- Biz ne hava kuşlarıyız, ne ev kuşları. Bizim yemimiz yemsizlik yemidir.
-
زان فراخ آمد چنین روزی ما ** که دریدن شد قبادوزی ما
- Onun için rızkımız böyle bol bol gelmededir; çünkü, bizim elbise dikmemiz elbiseyi yırtmaktır!
-
سبب آنک فرجی را نام فرجی نهادند از اول
- Fereciye önce fereci denmesinin sebebi
-
صوفیی بدرید جبه در حرج ** پیشش آمد بعد به دریدن فرج
- Sofinin biri bir iç sıkıntısına uğradı, cüppesinin önünü yırttı, ondan sonra ferahladı.
-
کرد نام آن دریده فرجی ** این لقب شد فاش زان مرد نجی 355
- O yırtık cüppeye fereci (ferahlık) adını koydu. Bu lâkap, o kurtulmuş adamdan sonra yayıldı.
-
این لقب شد فاش و صافش شیخ برد ** ماند اندر طبع خلقان حرف درد
- Yayıldı ama safını şeyh aldı, götürdü, halka tortudan ibaret olan adı kaldı.
-
همچنین هر نام صافی داشتست ** اسم را چون دردیی بگذاشتست
- Böylece her şeyin bir saf ve tortusuz tarafı vardır, adını da tortu gibi aleme bırakmıştır.
-
هر که گل خوارست دردی را گرفت ** رفت صوفی سوی صافی ناشکفت
- Kim toprak yemeyi adet edinmişse tortuya yapışmıştır. Sofi ise hemencecik safın bulunduğu tarafa gider.
-
گفت لابد درد را صافی بود ** زین دلالت دل به صفوت میرود
- Elbette tortunun bir safı vardır der ve gönül, bu delaletle saflığa varır, ulaşır.