-
همچنین هر نام صافی داشتست ** اسم را چون دردیی بگذاشتست
- Böylece her şeyin bir saf ve tortusuz tarafı vardır, adını da tortu gibi aleme bırakmıştır.
-
هر که گل خوارست دردی را گرفت ** رفت صوفی سوی صافی ناشکفت
- Kim toprak yemeyi adet edinmişse tortuya yapışmıştır. Sofi ise hemencecik safın bulunduğu tarafa gider.
-
گفت لابد درد را صافی بود ** زین دلالت دل به صفوت میرود
- Elbette tortunun bir safı vardır der ve gönül, bu delaletle saflığa varır, ulaşır.
-
درد عسر افتاد و صافش یسر او ** صاف چون خرما و دردی بسر او 360
- Tortu güçlüktür, safı da kolaylığı. Saf, hurmaya benzer, tortu da hurma çağlasına.
-
یسر با عسرست هین آیس مباش ** راه داری زین ممات اندر معاش
- Güçlük kolaylıkla beraberdir, kendine gel, ümidini kesme. Bu ölümden sonra hayata yol var.
-
روح خواهی جبه بشکاف ای پسر ** تا از آن صفوت برآری زود سر
- Oğul ferahlamak istiyorsan cüppeni yırt da o saflıktan hemencecik baş çıkarsın.
-
هست صوفی آنک شد صفوتطلب ** نه از لباس صوف و خیاطی و دب
- Sofi saflığı dileyen kişidir. Sofilik, sof elbiseyle, terzilikle, yavaş yavaş yürümekle olmaz.
-
صوفیی گشته به پیش این لام ** الخیاطه واللواطه والسلام
- Fakat bu alçak ve aşağılık kişilerce sofuluk, terzilikten ve oğlancılıktan ibarettir.
-
بر خیال آن صفا و نام نیک ** رنگ پوشیدن نکو باشد ولیک 365
- Fakat o saflık, o iyi ad, san hayaliyle bu renge bürünmek de iyidir ama,
-
بر خیالش گر روی تا اصل او ** نی چو عباد خیال تو به تو
- O hayalle asla kadar gitmek şartıyla. Kat kat hayale tapanlar gibi değil.