-
خواجهای بودست او را دختری ** زهرهخدی مهرخی سیمینبری
- Zengin bir adam vardı. Bu adamın da zühre yanaklı, ay yüzlü, gümüş bedenli bir kızı vardı.
-
گشت بالغ داد دختر را به شو ** شو نبود اندر کفائت کفو او
- Kız, kendini bildi, babası onu kocaya verdi. Fakat kocası kızın dengi değildi.
-
خربزه چون در رسد شد آبناک ** گر بنشکافی تلف گردد هلاک
- Kavun, karpuz oldu, sulandı mı yarmazsan telef olur gider.
-
چون ضرورت بود دختر را بداد ** او بناکفوی ز تخویف فساد
- Babası da kızın baştan çıkmasından korktu da onun için onu, dengi olmayan birisine verdi.
-
گفت دختر را کزین داماد نو ** خویشتن پرهیز کن حامل مشو 3720
- Kızına dedi ki: Kendini kocandan koru, sakın gebe kalma.
-
کز ضرورت بود عقد این گدا ** این غریباشمار را نبود وفا
- Ne yapayım? Bu yoksula seni vermek zorunda kaldım. Bu adamı garip say, garipte vefa olmaz.
-
ناگهان به جهد کند ترک همه ** بر تو طفل او بماند مظلمه
- Ansızın her şeyi bırakır, kaçıp gider. Çocuğu, başına dert olur kalır.
-
گفت دختر کای پدر خدمت کنم ** هست پندت دلپذیر و مغتنم
- Kız dedi ki: Babacığım, dediğini tutarım, öğüdün pek doğru, kabulüm.
-
هر دو روزی هر سه روزی آن پدر ** دختر خود را بفرمودی حذر
- Babası, her iki üç günde bir kere kızına aman ha sakın diye öğüt veriyordu.
-
حامله شد ناگهان دختر ازو ** چون بود هر دو جوان خاتون و شو 3725
- Derken kız, birdenbire gebe kalıverdi; ikisi de gençti.