-
که آب را گر در وضو صد روشنیست ** چونک آن نبود تیمم کردنیست
- Suyla alınan aptestin yüzlerce aydınlığı, nuru, feri vardır ama su olmazsa teyemmüm edilir.
-
برد صوفی آن اسیر بسته را ** در پس خرگه که آرد او غزا
- Sofi, bağlı esiri alıp gaza etmek üzere çadırın arkasına götürdü.
-
دیر ماند آن صوفی آنجا با اسیر ** قوم گفتا دیر ماند آنجا فقیر
- Oraya tutsakla gitti ama biraz gecikti. Neden o yoksul bu kadar gecikti diye meraka düştüler.
-
کافر بسته دو دست او کشتنیست ** بسملش را موجب تاخیر چیست
- İki eli bağlı tutsak. Onu öldürüvermeliydi. Öldürmede neden bu kadar gecikti, sebebi ne? dediler.
-
آمد آن یک در تفحص در پیش ** دید کافر را به بالای ویش 3750
- 3750Birisi, işi anlamak üzere ardından gitti. Bir de ne görsün? Kâfir, sofinin üstüne çıkmamış mı?
-
همچو نر بالای ماده وآن اسیر ** همچو شیری خفته بالای فقیر
- Erkek, dişinin üstüne biner gibi o tutsak da yoksulun üstüne aslan gibi binmiş.
-
دستها بسته همیخایید او ** از سر استیز صوفی را گلو
- Elleri bağlı olduğu halde hiddetle sofinin boynunu ısırmada.
-
گبر میخایید با دندان گلوش ** صوفی افتاده به زیر و رفته هوش
- Dişleriyle boğazını dişlemede. Sofi, kâfirin altına düşmüş, aklı başından gitmiş.
-
دستبسته گبر و همچون گربهای ** خسته کرده حلق او بیحربهای
- Eli bağlı kâfir, bir kedi gibi, elinde mızrak olmadığı halde onu berbadetmiş,
-
نیم کشتش کرده با دندان اسیر ** ریش او پر خون ز حلق آن فقیر 3755
- Dişleriyle onu yarı öldürmüş. Boynundan akan kanla sakalı kıpkırmızı kesilmiş.