زین قدر خرپشته مردی از شکوه ** چون روی بر عقبههای همچو کوه
Bu kadarcık bir tepeden korkup ölüye döndün, önünde aşılacak dağ gibi beller var, nasıl gideceksin?
غازیان کشتند کافر را بتیغ ** هم در آن ساعت ز حمیت بیدریغ
Gaziler, hiddete gelip derhal acımadan o kâfiri kılıçlayıp öldürdüler.
بر رخ صوفی زدند آب و گلاب ** تا به هوش آید ز بیخویشی و خواب 3760
Kendine gelsin diye de sofinin yüzüne sular saçtılar, gül sulan serptiler.
چون به خویش آمد بدید آن قوم را ** پس بپرسیدند چون بد ماجرا
Sofi, kendine gelip onları görünce ne oldu yahu? diye sordular.
الله الله این چه حالست ای عزیز ** این چنین بیهوش گشتی از چه چیز
Ey aziz, Tanrı hakkı için bu ne hal? Neden böyle bu derece kendinden geçtin?
از اسیر نیمکشت بستهدست ** این چنین بیهوش افتادی و پست
Yarı ölmüş, elleri bağlı bir tutsaktan neden böyle korktun, aklın başından gitti, bu hale düştün?
گفت چون قصد سرش کردم به خشم ** طرفه در من بنگرید آن شوخچشم
Sofi dedi ki: Başını keseceğim sırada o açgözlü, bana öyle bir hışımla baktı ki..
چشم را وا کرد پهن او سوی من ** چشم گردانید و شد هوشم ز تن 3765
Gözünü açtı, dolandırdı da öyle bir bakış baktı bana ki aklım başımdan gitti.
گردش چشمش مرا لشکر نمود ** من ندانم گفت چون پر هول بود
Gözünü dolandırması, bana âdeta bir ordu göründü. O nasıl korkuydu? Anlatamam!
قصه کوته کن کزان چشم این چنین ** رفتم از خود اوفتادم بر زمین
Hikâyeyi kısa keselim, işte o bakıştan korktum. Kendimden geçip yere yıkıldım.
نصیحت مبارزان او را کی با این دل و زهره کی تو داری کی از کلابیسه شدن چشم کافر اسیری دست بسته بیهوش شوی و دشنه از دست بیفتد زنهار زنهار ملازم مطبخ خانقاه باش و سوی پیکار مرو تا رسوا نشوی
"Eli bağlı bir kâfirin göz süzmesinden kendinden geçiyorsun, elinden hançer düşüyor. Sende bu yürek, bu öt varken sakın sakın, savaşa gelip de rüsvay olma, sen tekkenin mutfağını gözle" diye gazilerin öğüt vermeleri