-
نذر کردم که ز خلوت هیچ من ** سر برون نارم چو زندهست این بدن
- Bu beden sağ oldukça halvetten çıkmamayı nezrettim.
-
زانک در خلوت هر آنچ تن کند ** نه از برای روی مرد و زن کند 3800
- Çünkü bu beden, halvette ne yaparsa kadına, erkeğe görünmek için yapmaz.
-
جنبش و آرامش اندر خلوتش ** جز برای حق نباشد نیتش
- Halvetteki hareketi de ancak Tanrı içindir, huzuru ve sükûnu da. Orada niyetinde başka bir şey bulunamaz.
-
این جهاد اکبرست آن اصغرست ** هر دو کار رستمست و حیدرست
- Bu büyük savaştır, o küçük savaş. Her ikisi de Haydar'la Rüstem'in harcıdır.
-
کار آن کس نیست کو را عقل و هوش ** پرد از تن چون بجنبد دنب موش
- Öyle bir farenin kıpırdamasiyle uçup gidecek akıl sahibinin harcı değil!
-
آن چنان کس را بباید چون زنان ** دور بودن از مصاف و از سنان
- O çeşit adama kanlar gibi savaştan, kılıçtan uzak durmak gerek.
-
صوفیی آن صوفیی این اینت حیف ** آن ز سوزن کشته این را طعمه سیف 3805
- O da sofi, bu da. Yazık o sofiye! O, bir iğneyle ölmede, bu kılıçlara karşı durmada.
-
نقش صوفی باشد او را نیست جان ** صوفیان بدنام هم زین صوفیان
- Sureti sofidir ama canı yok. Bu çeşit sofiler öbür sofilerin de adını kötüye çıkarır.
-
بر در و دیوار جسم گلسرشت ** حق ز غیرت نقش صد صوفی نبشت
- Toprakla karılmış olan şu bedenin kapısına, duvarına Tanrı, gayretiyle yüzlerce sofi resmi yaptı.
-
تا ز سحر آن نقشها جنبان شود ** تا عصای موسوی پنهان شود
- Büyüden o suretler oynasınlar da Musa'nın asâsı gizlensin dedi.