- 
		   جان چو بی این جیفه بنماید جمال  ** من نتانم گفت لطف آن وصال    385
- Can bunlardan ten olmadan yüz gösterse o vuslattaki letafeti ben anlatamam ki! 
- 
		    مه چو بیاین ابر بنماید ضیا  ** شرح نتوان کرد زان کار و کیا 
- Ay, şu bulut olmaksızın ışık salsa onu kimsecikler anlatamaz! 
- 
		    حبذا آن مطبخ پر نوش و قند  ** کین سلاطین کاسهلیسان ویند 
- Ne hoştur o tatlılarla, şekerlerle dolu olan mutfak. Şu padişahlar o mutfağı yalayıp dururlar.
- 
		    حبذا آن خرمن صحرای دین  ** که بود هر خرمن آن را دانهچین 
- Ne güzeldir o din ovasının harmanı. Her harman oradan başak devşirir. 
- 
		    حبذا دریای عمر بیغمی  ** که بود زو هفت دریا شبنمی 
- Ne alâdır gamsız, kedersiz ömür denizi. Yedi denizde ondan meydana gelmiş bir çiğ tanesidir. 
- 
		   جرعهای چون ریخت ساقی الست  ** بر سر این شوره خاک زیردست    390
- Elest sakisi, şu aşağılık ve çorak yeryüzünde bir yudumcuk saçmıştır da, 
- 
		    جوش کرد آن خاک و ما زان جوششیم  ** جرعهی دیگر که بس بیکوششیم 
- Toprak, o sebeple coşmuştur; biz de o yüzden coştuk. Allahm, pek isteksiz, pek tembel olduk, bir yudumcuk daha saç!
- 
		    گر روا بد ناله کردم از عدم  ** ور نبود این گفتنی نک تن زدم 
- Caizse yokluktan feryat ediyor, yokluğu anlatmaya çalışıyorum. Caiz değilse işte sustum.
- 
		    این بیان بط حرص منثنیست  ** از خلیل آموز که آن بط کشتنیست 
- Bu, iki kat hırsı anlatmaydı ya... Halil’den öğren o hırs kazını kesmek gerek.
- 
		    هست در بط غیر این بس خیر و شر  ** ترسم از فوت سخنهای دگر 
- Kazada bundan başka daha bir çok hayır, şer var ama başka sözleri söyleyemem, vakit kalmaz diye ürküyorum.
- 
		  صفت طاوس و طبع او و سبب کشتن ابراهیم علیهالسلام او را 
- Tavus kuşunun tabiatı ve İbrahim aleyhisselam’ın onu kesmesindeki sebep