-
زان سپس گوشت شود هم طبع چشم ** گوهری گردد دو گوش همچو یشم
- Ondan sonra kulağın, göz tabiatını kazanır. Bir yün yumağı gibi olan kulakların, göz kesilir.
-
بلک جمله تن چو آیینه شود ** جمله چشم و گوهر سینه شود
- Hattâ bütün bedenin aynaya döner. Her tarafın göz ve gönül haline gelir.
-
گوش انگیزد خیال و آن خیال ** هست دلالهی وصال آن جمال
- Kulak, bir hayal meydana getirir, o hayal de O güzelliğin vuslatına miyancıdır.
-
جهد کن تا این خیال افزون شود ** تا دلاله رهبر مجنون شود
- Çalış, bu hayal çoğalsın da miyancı olan bu hayal, Mecnun'a kılavuzluk etsin.
-
آن خلیفه گول هم یک چند نیز ** ریش گاوی کرد خوش با آن کنیز 3925
- O ahmak Halife de bir zaman o güzel cariyeye kapıldı, onunla gönül eğledi işte.
-
ملک را تو ملک غرب و شرق گیر ** چون نمیماند تو آن را برق گیر
- Tut ki bütün doğuyu, batıyı zaptettin, her tarafın saltanatına sahip oldun. Mademki bu saltanat, kalmayacak, sen onu bir şimşek farzet, çaktı, söndü.
-
مملکت کان مینماند جاودان ** ای دلت خفته تو آن را خواب دان
- Ebedî kalmayacak mülkü, gönül, bir rüya bil!
-
تا چه خواهی کرد آن باد و بروت ** که بگیرد همچو جلادی گلوت
- Cellat gibi boğazına yapışan debdebeyi, şan ve şöhreti ne yapacaksın ki?
-
هم درین عالم بدان که مامنیست ** از منافق کم شنو کو گفت نیست
- Bil ki bu âlemde de bir emniyet bucağı vardır. Yalnız münafıkın sözünü az duy, çünkü o söz, zaten söz değildir.
-
حجت منکران آخرت و بیان ضعف آن حجت زیرا حجت ایشان به دین باز میگردد کی غیر این نمیبینیم
- Ahîreti inkâr edenlerin delilleri ve biz bu âlemden başka âlem görmüyoruz sözünden ibaret olan o delillerin zayıflığı
-
حجتش اینست گوید هر دمی ** گر بدی چیزی دگر هم دیدمی 3930
- Ahireti inkâr edenin delili, her an ancak şudur: Eğer başka bir âlem olsaydı onu görürdük.