-
نک انا ماییم رسته از انا ** از انای پر بلای پر عنا 4130
- İşte bak, buracıkta bizler ben diyoruz, çünkü benlikten kurtulduk; zahmetlerle, belâlarla dolu benlikten halâs olduk.
-
آن انایی بر تو ای سگ شوم بود ** در حق ما دولت محتوم بود
- A köpek, o benlik sana kutlu gelmedi. Fakat bizce mühürlenmiş bir devlet oldu.
-
گر نبودیت این انایی کینهکش ** کی زدی بر ما چنین اقبال خوش
- Bu benlik, sana kin gütmeseydi bize böyle güzel bir ikbal, bir devlet olur muydu?
-
شکر آنک از دار فانی میرهیم ** بر سر این دار پندت میدهیم
- Yokluk yurdundan kurtuluyoruz, buna şükrane olarak şu darağacının başında sana bir öğüt verelim:
-
دار قتل ما براق رحلتست ** دار ملک تو غرور و غفلتست
- Bizim ölüm darağacımız, göç burakıdır. Senin saltanat yurdunsa gururdan, gafletten ibarettir.
-
این حیاتی خفیه در نقش ممات ** وان مماتی خفیه در قشر حیات 4135
- Bu yaşayış, ölüm suretinde gizlidir. O ölümse yaşayış kabuğunda gizli.
-
مینماید نور نار و نار نور ** ورنه دنیا کی بدی دارالغرور
- Nur, ateş şeklinde görünmede, ateş de nur şeklinde. Yoksa dünya, hiç gurur yurdu, aldanma durağı olur muydu?
-
هین مکن تعجیل اول نیست شو ** چون غروب آری بر آ از شرق ضو
- Kendine gel, acele etme. Önce yok ol. Battın mı nur doğrusundan başgöster.
-
از انایی ازل دل دنگ شد ** این انایی سرد گشت و ننگ شد
- Ezel benliğinden gönül hayretlere düştü; bu benlik, soğuk bir hale geldi, ayıp ve ar kesildi.
-
زان انای بیانا خوش گشت جان ** شد جهان او از انایی جهان
- Can, o bensiz benlikten hoş bir hal aldı, âlem benliğinden sıçrayıp çıktı.