من کی باشم که بگویم عفو کن ** ای تو سلطان و خلاصهی امر کن
Ben kim oluyorum ki af et diyeyim? Ey padişahım, ey Kün emrinin hulâsası!
من کی باشم که بوم من با منت ** ای گرفته جمله منها دامنت
Ben kim oluyorum ki ey bütün benler, eteğine sarılmış olan padişahım, benliğimden geçmeden seninle beraber bulunayım?..
مجرم دانستن ایاز خود را درین شفاعتگری و عذر این جرم خواستن و در آن عذرگویی خود را مجرم دانستن و این شکستگی از شناخت و عظمت شاه خیزد کی انا اعلمکم بالله و اخشیکم لله و قال الله تعالی انما یخشی الله من عباده العلما
Eyaz'in şefaat etmede kendisini suçlu sayması ve bu suçtan özür dilemesi, özür dilemede de yine kendini suçlu bilmesi. Bu sınıklık, padişahın ululuğunu bilmekten ilerigelir. Peygamber, "Ben, Tanrıyı en iyi bileniniz ve Tanrı'dan en çok korkanınızım” dedi. Ulu Tanrı da "Söz budur, bundan ötesi yok; Tanrı'dan, onu bilen kulları korkar" buyurmuştur.
من کی آرم رحم خلم آلود را ** ره نمایم حلم علماندود را
Hilimle dolu olana ben nasıl olur da acımayı öğretmeye kalkışır, bilgi sahibine nasıl olur da bilim yolunu gösterebilirim?
صد هزاران صفع را ارزانیم ** گر زبون صفعها گردانیم
Beni sillelerle, tokatlarla zebun etsen bile hakkın var. Ben, yüz binlerce tokata lâyık bir kulum.
من چه گویم پیشت اعلامت کنم ** یا که وا یادت دهم شرط کرم 4155
Ben huzurunda ne söyleyeyim de sana bir şey anlatmaya kalkışayım? Yahut da ne yüzle kerem şartını sana hatırlatmaya girişeyim?
آنچ معلوم تو نبود چیست آن ** وآنچ یادت نیست کو اندر جهان
Sence bilinmeyen ne var? Alemde hatırında olmayan nedir ki?
ای تو پاک از جهل و علمت پاک از آن ** که فراموشی کند بر وی نهان
Sen, bilgisizlikten arısın; bilgin de âlemde bulunan şeylerden herhangi birini unutmadan arıdır.
هیچ کس را تو کسی انگاشتی ** همچو خورشیدش به نور افراشتی
Bir hiç olanı tuttun, adam ettin; onu güneş gibi nurlarla parlattın.
چون کسم کردی اگر لابه کنم ** مستمع شو لابهام را از کرم
Mademki beni adam ettin, yalvarırsam yalvarışımı kerem et, dinle.
زانک از نقشم چو بیرون بردهای ** آن شفاعت هم تو خود را کردهای 4160
Benim suretimden izhar ettiğin şefaati da yine sen ediyorsun demektir.