English    Türkçe    فارسی   

5
4157-4166

  • ای تو پاک از جهل و علمت پاک از آن  ** که فراموشی کند بر وی نهان 
  • Sen, bilgisizlikten arısın; bilgin de âlemde bulunan şeylerden herhangi birini unutmadan arıdır.
  • هیچ کس را تو کسی انگاشتی  ** هم‌چو خورشیدش به نور افراشتی 
  • Bir hiç olanı tuttun, adam ettin; onu güneş gibi nurlarla parlattın.
  • چون کسم کردی اگر لابه کنم  ** مستمع شو لابه‌ام را از کرم 
  • Mademki beni adam ettin, yalvarırsam yalvarışımı kerem et, dinle.
  • زانک از نقشم چو بیرون برده‌ای  ** آن شفاعت هم تو خود را کرده‌ای  4160
  • Benim suretimden izhar ettiğin şefaati da yine sen ediyorsun demektir.
  • چون ز رخت من تهی گشت این وطن  ** تر و خشک خانه نبود آن من 
  • Çünkü bu yurt, benim malımdan, mülkümden bomboş, burada benim hiçbir şeyim yok. Evde kuru, yaş, ne varsa benim değil.
  • هم دعا از من روان کردی چو آب  ** هم نباتش بخش و دارش مستجاب 
  • Duamı su gibi akıttın, sebatını da bağışla ve o duayı kabul et.
  • هم تو بودی اول آرنده‌ی دعا  ** هم تو باش آخر اجابت را رجا 
  • Önce bana duayı ilham eden sensin, sonunda duamı da sen kabul et.
  • تا زنم من لاف کان شاه جهان  ** بهر بنده عفو کرد از مجرمان 
  • Kabul et de o âlem padişahı suçluların suçunu bu kulu için af etti diyeyim.
  • درد بودم سر به سر من خودپسند  ** کرد شاهم داروی هر دردمند  4165
  • Ben kendimi beğenmekteydim, baştanbaşa dertten ibarettim. Padişahım, her dertliye deva verdi.
  • دوزخی بودم پر از شور و شری  ** کرد دست فضل اویم کوثری 
  • Cehennemliktim, kötülüklerle, serlerle doluydum. Onun ihsan eli beni bir kevser haline getirdi.