-
بانگ میآید تعالوا زان کرم ** بعد از آن رجعت نماند از حرص و غم
- O keremden de "Gelin, yücelin" diye ses gelir, O dönüşten sonra artık o hırs, o keder kalmaz..
-
بس غریبیها کشیدیت از جهان ** قدر من دانسته باشید ای مهان
- Alemde çok gariplikler çektiniz. Ey ulular, kadrini bilin.
-
زیر سایهی این درختم مست ناز ** هین بیندازید پاها را دراز
- Bu ağacın gölgesinde nazla sarhoş olarak ayaklarınızı uzatınız.
-
پایهای پر عنا از راه دین ** بر کنار و دست حوران خالدین 4185
- Din yolunda zahmetler çeken ayaklarınızı ebedî hurilerin kucaklarına, ellerine uzatın.
-
حوریان گشته مغمز مهربان ** کز سفر باز آمدند این صوفیان
- Huriler, merhametli bir halde birbirlerine işaret ederek bu sofiler, seferden döndüler.
-
صوفیان صافیان چون نور خور ** مدتی افتاده بر خاک و قذر
- Güneş nuru gibi saf sofiler, bir müddet toprağa düştüler, pisliğe karıştılar.
-
بیاثر پاک از قذر باز آمدند ** همچو نور خور سوی قرص بلند
- Fakat ayaklarında, üstlerinde başlarında hiçbir pislik olmaksızın tertemiz olarak güneşin nuru gibi yüce yüce güneş değirmisine geldiler.
-
این گروه مجرمان هم ای مجید ** جمله سرهاشان به دیواری رسید
- Yüce Tanrı, bu suçlular da başlarını duvarlara vurdular.
-
بر خطا و جرم خود واقف شدند ** گرچه مات کعبتین شه بدند 4190
- Kendi hatalarını, suçlarını anladılar. Padişahın oyununda mat oldular ama,
-
رو به تو کردند اکنون اهکنان ** ای که لطفت مجرمان را رهکنان
- Şimdi ah ederek ey lütfu, suçlulara yol gösteren Tanrı diye sana yüz tuttular.