-
گرچه بشکستند حامت قوم مست ** آنک مست از تو بود عذریش هست
- Sarhoş kavim, kadehini kırdılar ama senden sarhoş olanların özrü vardır.
-
مستی ایشان به اقبال و به مال ** نه ز بادهی تست ای شیرین فعال
- Onların sarhoşluğu, ikbal ve malla değildir ey işleri tatlı Tanrı, senin şarabından sarhoş olmuştur onlar.
-
ای شهنشه مست تخصیص توند ** عفو کن از مست خود ای عفومند 4200
- 4200, Ey padişahlar padişahı, onlar senin hususiyetinden sarhoş olmuşlardır. Ey af eden Tanrı, kendi sarhoşunu affet.
-
لذت تخصیص تو وقت خطاب ** آن کند که ناید از صد خم شراب
- Hitap ettiğin zaman senin hususiyetinin lezzeti, insanı, öyle bir sarhoş eder ki, yüz küp şarap insanı öyle sarhoş edemez.
-
چونک مستم کردهای حدم مزن ** شرع مستان را نبیند حد زدن
- Mademki beni sarhoş ettin, had vurma bana. Şeriat, sarhoşlara had vurmaz.
-
چون شوم هشیار آنگاهم بزن ** که نخواهم گشت خود هشیار من
- Aklım başıma gelsin de o vakit döv. Zaten ben ayılmayı istemiyorum ki.
-
هرکه از جام تو خورد ای ذوالمنن ** تا ابد رست از هش و از حد زدن
- Ey lütuflar ve ihsanlar sahibi Tanrı, senin şarabını içen, ebedî olarak aklından da kurtuldu gitti, had vurulmasından da.
-
خالدین فی فناء سکرهم ** من تفانی فی هواکم لم یقم 4205
- Onlar, sarhoşluklarının verdiği yoklukta ebedi olarak kalırlar. Sizin sevginizde yok olan gayri ayılıp kalkamaz.
-
فضل تو گوید دل ما را که رو ** ای شده در دوغ عشق ما گرو
- İhsanın bize yürü der, yürü ey aşkımızın ayranına kapılmış olan!
-
چون مگس در دوغ ما افتادهای ** تو نهای مست ای مگس تو بادهای
- Sinek gibi ayranımıza düşmüşsün.. Sen, sarhoş değilsin ey sinek, şarabın ta kendisisin.