-
منیتش آن که بود اومیدساز ** طامع تابید یا عمر دراز 45
- Kuzgunun dileği, ebedi olmak, yahut uzun bir ömre kavuşmaktır, bunu umar durur.
-
بط حرص آمد که نولش در زمین ** در تر و در خشک میجوید دفین
- Hırs kazı, kuru yaş ne bulursa yere gömer.
-
یک زمان نبود معطل آن گلو ** نشنود از حکم جز امر کلوا
- Bir an bile kursağı durmaz Allah buyruğundan yalnız “Yeyin” hükmünü duymuştur.
-
همچو یغماجیست خانه میکند ** زود زود انبان خود پر میکند
- Yağmacıya benzer, evini kazar, çabuk çabuk dağarcığını doldurmaya bakar.
-
اندر انبان میفشارد نیک و بد ** دانههای در و حبات نخود
- İyi kötü ne olursa dağarcığına tıkar. İnci tanelerini de oraya tıkıştırır, nohut tanelerini de.
-
تا مبادا یاغیی آید دگر ** میفشارد در جوال او خشک و تر 50
- Başka bir düşman gelip de çuvalına kuru yaş, ne bulursa doldurmasın der.
-
وقت تنگ و فرصت اندک او مخوف ** در بغل زد هر چه زودتر بیوقوف
- Vakit dardır, fırsat geçmekte. O da bundan korkarak durmaksızın eline ne geçerse çabucak koltuklar.
-
-
لیک مومن ز اعتماد آن حیات ** میکند غارت به مهل و با انات
- Fakat iman sahibi o yaşayışa güvenir, bu yüzden de yavaş yavaş, durup dinlenerek yağma eder.
-
آمنست از فوت و از یاغی که او ** میشناسد قهر شه را بر عدو
- Padişahın düşmanı nasıl kahrettiğini bilir. Bu yüzden fırsatı kaçırmayacağına da emindir, düşmanın gelmeyeceğine de inanmıştır.