-
هست عقلی چون چراغی سرخوشی ** هست عقلی چون ستارهی آتشی
- Akıl vardır, bir sarhoş mumu gibi, akıl vardır, bir ateş kıvılcımı gibi.
-
زانک ابر از پیش آن چون وا جهد ** نور یزدانبین خردها بر دهد
- O güneş gibi aklın önünden bulut kalktı mı Allah’nın nurunu gören akıllar faydalanırlar.
-
عقل جزوی عقل را بدنام کرد ** کام دنیا مرد را بیکام کرد
- Aklı cüzi aklın adını kötüye çıkarmıştır. Dünya muradı insanı muratsız bir hale getirmiştir.
-
آن ز صیدی حسن صیادی بدید ** وین ز صیادی غم صیدی کشید
- O, bir avdan avcının güzelliğini görmüştür. Bu avcılığa düşmüş, bu yüzden bir avın derdine uğramıştır.
-
آن ز خدمت ناز مخدومی بیافت ** وآن ز مخدومی ز راه عز بتافت 465
- O, hizmetle hizmet edilme nazına erişmiştir; bu, kendisine hizmet edilmeyi dilemiş, yüce yolundan geri dönmüştür.
-
آن ز فرعونی اسیر آب شد ** وز اسیری سبط صد سهراب شد
- O Firavunlukta suya tutsak olmuş, İsrailoğlu, tutsaklık yüzünden yüzlerce Suhrab kuvvetini elde etmiştir.
-
لعب معکوسست و فرزینبند سخت ** حیله کم کن کار اقبالست و بخت
- Bu aykırı bir oyundur, yaman bir ferzin-benttir. Hileye az başvur, devlet ve baht işidir bu.
-
بر حیال و حیله کم تن تار را ** که غنی ره کم دهد مکار را
- Hayal ve hileyi az doku. Çünkü, gani Allah hileciye az yol gösterir.
-
مکر کن در راه نیکو خدمتی ** تا نبوت یابی اندر امتی
- Hile edeceksen iyi hizmet etme yolunda hile et de bir ümmet içinde peygamberlik elde edesin.
-
مکر کن تا وا رهی از مکر خود ** مکر کن تا فرد گردی از جسد 470
- Hile et de kendi hilenden kurtul. Hile et de bedenden ayrıl tek kal!