-
لاجرم او زود استغفار کرد ** وآن لعین از توبه استکبار کرد
- Hasılı Adem çabucak tövbe etti, halbuki o melun, tövbe etmeye tenezzül etmedi.
-
حرص حلق و فرج هم خود بدرگیست ** لیک منصب نیست آن اشکستگیست
- Boğaz ve cima hırsı da kötüdür. Fakat mevki hırsı olmadıkça yine de sınıklıdır.
-
بیخ و شاخ این ریاست را اگر ** باز گویم دفتری باید دگر
- Bu mevki hırsının kökünü dalını söylemeye kalkışırsam bir başka cilt lazımdır.
-
اسپ سرکش را عرب شیطانش خواند ** نی ستوری را که در مرعی بماند
- Arap serkeş ata Şeytan dedi, yazıda yayılan ata değil.
-
شیطنت گردن کشی بد در لغت ** مستحق لعنت آمد این صفت 525
- Şeytanlık lügatta baş çekmedir. Bu sıfat lanete layıktır.
-
این جهان محدود و آن خود بی حدست ** نقش و صورت پیش آن معنی سدست
- Bir sofranın çevresine yüz tane adam oturur, yer. Fakat baş olmak isteyen iki adam dünyaya sığamaz.
-
آن نخواهد کین بود بر پشت خاک ** تا ملک بکشد پدر را ز اشتراک
- O, dünya yüzünde bunun bulunmasını istemez. Hatta padişah padişahlığıma ortak olur diye babasını bile öldürür.
-
آن شنیدستی که الملک عقیم ** قطع خویشی کرد ملکتجو ز بیم
- Duymuşsundur ya saltanat kısırdır derler. Padişahlık davasında olan, korkusundan akrabalığı filan hep keser, hepsinden vazgeçer.
-
که عقیمست و ورا فرزند نیست ** همچو آتش با کسش پیوند نیست
- Çünkü, saltanat kısırdır, onun oğlu yoktur. Ateş gibi kimseyle dostluğu olamaz.
-
هر چه یابد او بسوزد بر درد ** چون نیابد هیچ خود را میخورد 530
- Kimi bulursa yakar, yırtar. Kimseyi bulamazsa kendi kendisini yer.