English    Türkçe    فارسی   

5
678-687

  • شمع چون در نار شد کلی فنا  ** نه اثر بینی ز شمع و نه ضیا 
  • Mum ateşte tamamı ile yok oldu mu artık ondan ne bir eser görürsün ne bir ışık!
  • هست اندر دفع ظلمت آشکار  ** آتش صورت به مومی پایدار 
  • Suret ateşi karanlığı gidermek için mum suretinde durur.
  • برخلاف موم شمع جسم کان  ** تا شود کم گردد افزون نور جان  680
  • Beden mumu şu görünen mumun aksinedir; yok oldukça can nuru artar.
  • این شعاع باقی و آن فانیست  ** شمع جان را شعله‌ی ربانیست 
  • Bu ebedi ışıktır, mumsa geçici. Can mumunun alevi, Allah’ya aittir.
  • این زبانه‌ی آتشی چون نور بود  ** سایه‌ی فانی شدن زو دور بود 
  • Ateşten meydana gelen şu ateş, nur olduğundan geçici gölge, ondan uzaklaşmıştır.
  • ابر را سایه بیفتد در زمین  ** ماه را سایه نباشد همنشین 
  • Bulutun gölgesi yere düşer. Fakat gölge, ayla düşüp kalkmaz.
  • بی‌خودی بی‌ابریست ای نیک‌خواه  ** باشی اندر بی‌خودی چون قرص ماه 
  • A bahtı yaver kişi, kendinden geçmek, bulutsuz bir jale gelmektir. Kendinden geçtin mi değirmi aya benzersin.
  • باز چون ابری بیاید رانده  ** رفت نور از مه خیالی مانده  685
  • Fakat rüzgâr bir bulutu sürüp getirdi mi o vakit Ay'ın nûru gider ve ancak bir hayal kalır. (TM)
  • از حجاب ابر نورش شد ضعیف  ** کم ز ماه نو شد آن بدر شریف 
  • Bulut ardında kalmasından o Ay'ın nûru zayıflar, tam ay halinde iken yeni hilâlden daha zayıf olur. (TM)
  • مه خیالی می‌نماید ز ابر و گرد  ** ابر تن ما را خیال‌اندیش کرد 
  • Bulut ve toz yüzünden ay, bir hayal gibi görünür. İşte beden bulutu da bizi hayal düşüncesine sürer.